28 Aralık 2012 Cuma

Kaptan Düşükdon’un Maceraları


Aynı mahallede oturup, aynı sınıfa giden iki arkadaş neler yapar? Hele yaramazlık gibi ortak bir noktaları varsa. Elbette günlerini yaramazlık yapıp, kargaşa çıkararak geçirirler. Aslında kendi dünyalarında çocukluklarının tadını çıkarırlar.

George ve Harold, ilkokul dördüncü sınıfa giden, biraz muzip, iki iyi kafadar. Hayatlarına biraz hareket katmak için arada bir yaramazlık yaptıkları oluyor. Bunun yanı sıra Harold çizim yapmayı, George da hikâye yazmayı çok seviyor. Hem de kendi süper kahramanlarını yaratıp, birçok çizgi roman yazacak kadar çok...

Kaptan Düşükdon’un Maceraları’nda gerçekte George ve Harold’ın maceraları anlatıyor. Ne de olsa Kaptan Düşükdon’un yaratıcısı bu çocuklar. Fikir, George’un aklına gelse de bu çizgi roman kahramanı, ikisinin ortak ürünü. George’un fikri ise gayet sağlam nedenlere dayanıyor. Sizce de birçok süper kahraman ortalıkta donuyla uçuyormuş gibi görünmüyor mu? Çıkış noktası çok eğlenceli olan bu kahramanın gerçeğe dönüşmesi mümkün olabilir mi? George ve Harold’ın yaramazlıkları düşünülürse bu o kadar da imkânsız bir şey değil aslında.

Dav Pilkey’in kaleme aldığı dizinin, İpek ve Petek Demir’in çevirisi ile Altın Kitaplar'dan yayımlanan ilk kitabı aslında çok orijinal. Gerek hikâye, gerekse kitapta yer alan çizimler açısından... Çizimler derken kitapta yer alan karakterlerin resimlenmesinden söz etmiyorum. George ve Harold’un yazıp çizdiği, Kaptan Düşükdon’un ilk macerası çizgi roman olarak kitapta yer alıyor. Ayrıca kitapta çok eğlenceli bir “kitap çevirmece” bölümü de var. Çizgi film tekniği ile hazırlanan bu sayfalar okumaya değişik bir tat katıyor.

Ebru Akkaş





27 Aralık 2012 Perşembe

Oliver

Kır Çiçeği Yayınları’ndan çıkan ve Birgitta Sif’in yazıp resimlediği Oliver, “kendini herkesten farklı hissetmiş olanlara…”

Oliver kendini farklı hisseder, ama bu hiç önemli değildir. Zengin, renkli bir hayal gücüne sahip olan Oliver’ın arkadaşları kuklalar, dolgu hayvanlar ve diğer oyuncaklardır. Onlarla serüvenden serüvene koşar. Hiç sıkılmaz, ama yine de bazı şeyleri tek başına yapmak zorundadır. Kimi zaman uçup uzaklara gitmek ister Oliver.

Bir gün tenis oynarken top başının üstünden uçar, zıplar, zıplar ve yuvarlanıp gider. Oliver da topun ardından… Ve böylece şimdiye kadar yaşayacağı en güzel serüven başlamış olur. Tam da bu nedenle bu bir “son” değil, başlangıçtır.  

Oliver, herkes gibi olmamayı anlatıyor. İzlandalı yazar Birgitta Sif, bir söyleşisinde kitabın “farklı olmak” hakkında olduğunu, “bunun zor olabileceğini” ama farklı olmanın bir sakıncasının olmadığını belirtiyor.

Bu inanılmaz yalın ama bir o kadar da derin, duyarlı öyküyü okurken illüstrasyonların da öyküyü destekleyen pek çok ayrıntıyla dolu olduğunu göreceksiniz. Üstelik resimlerin içinde bir de sürpriz saklı…
 
Tülin Sadıkoğlu

26 Aralık 2012 Çarşamba

Kipri



Kipri, Muzaffer Azmi Azami kısacası Azmi adındaki bir kirpinin hikâyesini anlatıyor bize. 

Azmi, karşıdan karşıya geçerken ezilen komşu ve akrabaları hakkında konuşan ebeveynlerinin söylediklerine kulak misafiri olunca sağ salim karşıdan karşıya geçmeyi öğrenmeyi kafasına koyar. Karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bir bisiklet darbesi ile konuşması garipleşir, kelime içindeki ünsüzlerin yerlerini değiştirerek (metatez) konuşmaya başlar. Sevimli kahramanımız daha da sevimli olur. 

Kaza geçirmiş olsa da Azmi yolundan dönmez ve adım adım karşıdan karşıya geçmeyi öğrenir.

Birçok ödül sahibi İngiliz yazar Dick King-Smith ayrıca 1996 yılında ülkemizde Bebe adı ile gösterime giren Oscarlı film Babe’in uyarlandığı kitabın da yazarı. 

Ann Kronheimer’ın resimlediği kitabı Türkçeye Gökçe Ateş Aytuğ çevirmiş ve uyarlamış. 

Ebru Akkaş

25 Aralık 2012 Salı

Saçlarında Soru İşaretleri

Geniş bir okur kitlesine sahip olan ve her yeni kitabı heyecanla beklenen Sevim Ak’ın “Saçlarında Soru İşaretleri” adlı romanı Can Çocuk Yayınları’ndan çıktı. Kapak resmi Sedat Girgin’e ait. Yaş grubu 11, 12, 13 + olarak belirlenmiş, ancak bu kitap her yaştan okur için…
1985 yılından bu yana çocuklar için yazan Sevim Ak’ın şimdiye kadar pek çok öykü kitabı, romanı yayımlandı. Hepsi de çocuklar tarafından çok seviliyor. Kitapları üst üste yeni baskılar yapıyor. Sevim Ak, kitaplarının yanı sıra pek çok şehirde pek çok etkinliğe katılarak okurlarıyla, “hayranlarıyla” bir araya geliyor. Eşsiz dünyası, hâlâ çocuksu yanını muhafaza eden ruhu, sürekli araştıran ve anlamaya çalışan bakışıyla çocukları yakalayabilen özel bir yazar Sevim Ak.

Son romanı “Saçlarında Soru İşaretleri”nde yazar, okurlarına tam bir edebiyat şöleni sunuyor dersek yeridir. On yaşlarındaki Mert ortadan kaybolmuştur. Bir ayakkabı dükkânı sahibi olan ve gözü ayakkabılarından başka bir şeyi görmeyen babası ve abisi Atıl, Mert’in kaybolduğunu ancak akşam fark ederler. Oğlunun hastalığından sonra “endişe küpüne düşen”, “gözü adeta Mert’e kilitlenen” annesi ise yurt dışında bir kursa gitmiştir. Mert dört yaşında geçirdiği ateşli hastalık sonucunda korku duygusunu kaybeder. Normalde onu korkutması gereken şeyler artık korkutmamaktadır. Bu onun özgürlük, keşfetme ve merak duygusunu güçlendirir. Her şeyi anlamak ister, bu yüzden sürekli soru sorar. Zaten “saçlarının dalgası bile soru işareti”dir. Korku duymayan çocuğunu korumak isteyen annesi, olması gerekenden daha korumacı davranmaktadır. “Çocukluğunu bir hapishanede kaybetmekte” olduğunu düşünür Mert. Bir gün, savaşta bir bombardıman sırasında kızını ve eşini kaybeden Suso’yla karşılaşır ve birlikte bir özgürlük yolculuğuna çıkarlar, bambaşka dünyalara doğru yol alırlar.   

Romanda pek çok anlatıcı var. Önce Mert’in kaybolduğunu öğrenen televizyon muhabiri karşımıza çıkıyor. Sonra Mert’in abisi Atıl, babası Hayri, Şekerci Nedim, bir evsiz, bir müşteri, Mert’in annesi Saime söz alıyor. Romanın ikinci bölümünde ise Mert ve Suso olanları kendi bakış açılarından anlatıyor, giriştikleri macerayı aktarıyor.   

Ustaca yazılmış çok katmanlı bu roman pek çok farklı okumaya da olanak veriyor. “Saçlarında Soru İşaretleri” Sevim Ak’ın eserleri arasında özel bir yere sahip kitaplardan biri olmaya aday.   

Tülin Sadıkoğlu

 

  

24 Aralık 2012 Pazartesi

Gökten Not Yağıyor

 

Annesi ile yeni bir binaya taşınan Rosie, alt kat komşusu Musa ile tanışıyor. Apartman yöneticisi izin vermediği için aslında çok istemesine rağmen bir köpeği olmayan Musa, kedisini “köpeğim” diye tanıştıran ilginç bir çocuk. Rosie önce biraz yadırgasa da Musa’nın gerekçesini öğrendikten sonra onun garip bir çocuk olmadığına karar veriyor.

Şehrin manzarasını görmek için çatıya çıkan Rosie ve Musa, burada mahsur kalınca gazete kâğıdına yazdıkları notları aşağıya atarak kurtulmaya çalışıyorlar.

Flaman yazar Michael De Cock’un kitabının adı kulağa ders notları gibi gelse de yağan her notun derslerle ilgili olmadığını hatırlatan içeriği ile şartlanmamızı kırıyor. 

Bol ödüllü kitapta yer alan illüstrasyonlar Judith Vanistendael’e ait.

HayyKitap etiketi ile yayımlanan ve Burak Sengir tarafından çevrilen kitap metin, resim dengesi ile de dikkat çekiyor.

Ebru Akkaş

21 Aralık 2012 Cuma


Bilgin Adalı’nın anısına…

Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Bilgin Adalı’nın son kitabı “Bizim Sokakta Şenlik Var” yine kısa bir süre önce Can Çocuk Yayınları’ndan çıktı. Kitaptaki resimler Reha Barış’a ait. Yaş grubu ise beş yaş ve üstü olarak belirlenmiş.

Ş
air, yazar, akademisyen, çevirmen, reklam yazarı, belgesel yönetmeni Bilgin Adalı çocuklar ve gençler için çok sayıda kitap yazdı. Yazdığı kitaplar pek çok çocuğa ulaştı, kitapları pek çok baskı yaptı. Ama kanımca yalnızca kitaplarıyla değil kurduğu içten, dolaysız ilişkilerle de genç okurlarında izler bıraktı.

Bilgin Adalı’nın “Bizim Sokakta Şenlik Var” adlı öyküsü, küçük bir kızın sabah onu uyandıran gürültünün ne olduğunu anlamak için balkona koşmasıyla başlıyor. Balkona gidince yolun kapatıldığını görüyor. Babasına nedenini sorduğunda yol çalışması olduğunu öğreniyor. Tekrar balkona koşuyor ve bu kez gürültünün küçük bir çadırdan geldiğini fark ediyor. Aşağıya inip neler olup bittiğini öğrenmek istiyor; ama havanın da “aklı karışmıştır”, bir güneş açar, bir şakır şakır yağmur yağar. Annesi dışarı çıkmasına izin vermeyecektir… Tekrar balkona çıktığında bu kez “iki turist teyzenin” yolun ortasında oynadığını görüyor. Buna anlam veremiyor yine ve babasına soruyor. Bu böyle bütün gün devam ediyor… Okurlar da kitap boyunca bir çocuğun meraklı, hiçbir şeyi kaçırmayan gözlerinden bu şenlikli sokakta neler olup bittiğini izliyor.
 
“Bizim Sokakta Şenlik Var” kitabındaki sunudan…
 “Yakınlarda bir martı gibi uçmayı deneyeceğim. Balkonda iskemleme oturup gözlerimi yumacağım. Kollarımı açıp gökyüzünün en uç noktalarına kadar uçacağım.
Son bir söz bu kitabı okuyan çocuklara: Düşler kurun. Kurduğunuz düşlere inanırsanız hepsini gerçekleştirebilirsiniz.
Sizleri çok seviyorum…” Bilgin Adalı
 
Tülin Sadıkoğlu

19 Aralık 2012 Çarşamba

Bellek Defteri


Dedektif Benny Coopermen dizisinin son kitabı Bellek Defteri, arka kapağında, edebiyatseverlerin kıymet verdiği, tarafsız eleştirilere imza atan Kirkus Reviews’un “Eserinin başkahramanı ile aynı dertten mustarip ender yazarlardan biri olan Engel, bugüne kadarki en sıra dışı ve en etkileyici polisiyelerden birine imza attı.” alıntısı ile dikkati çekiyor.

Kitap ilk bölümünde yer alan tren kazasını tasvir ettiği sırada aklına Alice Harikalar Diyarında’ki resimleri aklına getiren bir kahraman ile merak uyandırıyor. Howard Engel, bir sonraki bölüm başında, “Evrensel olarak kabul edilen bir gerçektir ki kendi adına hareket eden bir özel dedektif, salağın teki için çalışan bir budaladır.” diyerek dedektiflerle alay eden üslubu ile takdirimizi kazanıyor.

Final Kültür Sanat'ın yayımladığı, Sinem Çelebioğlu’nun çevirdiği kitap polisiyeye meraklı her okurun zevkle okuyacağı bir yapıt. 

Ebru Akkaş

17 Aralık 2012 Pazartesi

Enginar Kalpler




 Ergenliğe yeni adım atan on bir yaşındaki Mira’nın yazarlık dersi için tuttuğu günlüklerden oluşan bir kitap Enginar Kalpler. Kitap adını, büyükannesinin Mira'ya doğum gününde armağan ettiği bilezikten alıyor. Bilezik enginara benziyor ve kat kat yaprakların arasında bir kalp saklıyor... Büyükanne, kalbi acılardan korunmak için tıpkı enginar gibi yaprak yaprak kaplamak gerektiğini söylüyor torununa bu hediyeyi verirken.

Mira’nın yaşadığı evin, sokağın, okul, hastanedeki ilişkilerinin; duygularının ve saklı kalması gereken sırlarını yani gerçek hayatın kesitlerinden oluşan kitap basit, anlaşılır dili ile de okuyucuyu kavrıyor. İlk aşkın heyecanını, ilk telefon mesajının yazılma ve alınma heyecanına büyükannenin ölüme gidişiyle ve Ruanda’daki katliamlarla bir arada verebilmesi yazarın başarısının göstergesi.

Sita Brahmachari’nin yazdığı kitap Waterstone En İyi Çocuk Kitabı Ödülü’nün sahibi. Kitabı Türkçeye Meral Karamuk Uğurşan akıcı bir dille çevirmiş. 

Ebru Akkaş



Kofi veya Bağışlama Sanatı




Alman yazar Oliver Bantle’ın “Kofi veya Bağışlama Sanatı” adlı kitabı Can Çocuk Yayınları tarafından Saliha Nazlı Kaya’nın çevirisiyle yayımlandı.

Gergedan Kofi, Ay’a kızar, onu uyandırdı diye. Sabah olduğunda uyanan hayvanların çıkardığı gürültüye sinirlenir. Havaya öfkelenir, asla onun istediği gibi olmadığı için. Kofi rüzgâr estiğinde üşür, esmediğinde terler; gökyüzünde bulutlar varsa onun için karanlık, yoksa aydınlık olur. Arkadaşı geç kalmıştır; geç kalınmasından nefret eder. Kısacası her şeye ve herkese sinirlenir Gergedan Kofi. Ama en çok da özellikle rüzgâr estiğinde kokusunu aldığı şimdi düşmanı olan eski arkadaşı Antros’a öfkelidir. Öfkesinin yaşamını şekillendirmesine, hatta yaşamının “öfke” haline gelmesine izin vermiş olan Kofi şaşırtıcı bir kılavuzla karşılaşır: Büyükbabası. Birlikte bir yolculuğa çıkarlar. Bu yolculuk sırasında büyükbabası öğrendiklerini torununa aktararak Kofi’ye asıl önemli olanın ne olduğunu göstermeye çalışır. Kofi artık kendi yolculuğunu tamamlayacak duruma geldiğinde de büyükbabası başka türlü bir yolculuk için hazırlanmaya başlar.

“Kofi veya Bağışlanma Sanatı” için bir yaş grubu konmamış. Her yaştan okura, özellikle de içine doğru bakmak isteyenler için…

Doğru yoldan söz ediyoruz, en hızlı gidilebilecek olandan değil.”
“Peki, doğru olan hangisi?” diye sordu Kofi sinirlenerek.
“Kendi yolun tabii.”
“Hah, şimdi anladım. Peki, kendi yolumu nasıl bulacağım acaba?”
“O yolda yürüyerek. Önceden yok ki o yol. …”

Tülin Sadıkoğlu

Karlar Ülkesi




Karlar Ülkesi, parkta bulunan köpek, evcil hayvan istemeyen anne ve baba, bir köpeğinin olmasını dünyadaki her şeyden çok isteyen bir çocuk hikâyesi üzerine kurulu bir kitap. Aslında daha önce defalarca işlenen, bildik bir konu ile giriş yapan kitap, birkaç bölüm ilerleyince yazarların sabırlı okuyucuları mükâfatlandırdığı türden bir yapıt haline dönüşüyor.

Ella ve parkta bulup Mavi adını verdiği köpeği, farklı maceralar yaşamak için bir araya gelmiş bir ikili. Mavi’nin de üyesi olduğu Yıldızışığı Karköpekleri,  karlı ülkelerdeki hayvanlara yardım etmek için yeni bir lidere ihtiyaç duyunca Ella’yı seçiyorlar. Ella’nın sıradan sandığı köpeğinin, görev onları çağırdığında kullanabileceği sihirli güçleri var. Ella sihirli ülkede liderlik için eğitilirken köpeği Mavi’nin de evde sürekli kalabilmesi için terbiye edilmesi gerekiyor. Zaman iki mekânda farklı ilerlerken Ella ve Mavi ortamlarına alışmaya çalışıyor.

Skye Waters’ın yazdığı kitabı Türkçeye Tülin Sadıkoğlu çevirmiş.


Ebru Akkaş

Kırmızı Kanatlı Baykuş



Feridun Oral’ın yazıp resimlediği “Kırmızı Kanatlı Baykuş” Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı!

Çocuk kitaplarıyla neredeyse her yaş grubundan bir okur ve hayran kitlesine sahip olan Feridun Oral’ın yeni kitabı “Kırmızı Kanatlı Baykuş” Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Önceki kitaplarında olduğu gibi sıcacık bir öyküye muhteşem resimler eşlik ediyor.

Çok uzaklardaki büyük bir ormanda küçük bir baykuş yaşamaktadır. Kanatları yeterince güçlü ve kırmızı olmayan, henüz esen rüzgâra bile karşı koyamayan bu küçük baykuşun uçmak için acele etmemesi gerekmektedir. Uçmayı çok isteyen küçük baykuş bir ağacın dalında üzgün üzgün otururken oyun oynayabileceği bir arkadaşı olmasını ister. Tam o sırada karşısına küçük bir fare çıkar. Hemen arkadaş olurlar. Fare, arkadaşının neden üzgün olduğunu öğrendiğinde ona yardım etmeye çalışır. Kanatlarını kırmızı yapmaya, böylece uçmasını sağlamaya çalışır. Baykuş sonunda uçmayı başarır. Nasıl olduğunu kitabı okuyunca göreceksiniz…

Tülin Sadıkoğlu