
Oliver kendini farklı hisseder, ama bu hiç önemli değildir. Zengin, renkli bir hayal gücüne sahip olan Oliver’ın arkadaşları kuklalar, dolgu hayvanlar ve diğer oyuncaklardır. Onlarla serüvenden serüvene koşar. Hiç sıkılmaz, ama yine de bazı şeyleri tek başına yapmak zorundadır. Kimi zaman uçup uzaklara gitmek ister Oliver.
Bir gün tenis oynarken top başının üstünden uçar, zıplar,
zıplar ve yuvarlanıp gider. Oliver da topun ardından… Ve böylece şimdiye kadar yaşayacağı
en güzel serüven başlamış olur. Tam da bu nedenle bu bir “son” değil,
başlangıçtır.
Oliver, herkes
gibi olmamayı anlatıyor. İzlandalı yazar Birgitta Sif, bir söyleşisinde kitabın
“farklı olmak” hakkında olduğunu, “bunun zor olabileceğini” ama farklı olmanın
bir sakıncasının olmadığını belirtiyor.
Bu inanılmaz yalın ama bir o kadar da derin, duyarlı öyküyü
okurken illüstrasyonların da öyküyü destekleyen pek çok ayrıntıyla dolu
olduğunu göreceksiniz. Üstelik resimlerin içinde bir de sürpriz saklı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder