26 Şubat 2013 Salı

Köprü Olan Deniz

Farklı kültürlerin ortak çalışmaları kişisel olarak ilgimi her zaman çekmiştir. Sanatın, edebiyatın evrensel bir dili vardır elbette. Ancak yazarın ya da illüstratörün hem kendine hem de içinde yetiştiği ülkenin kültürüne ait yansımalarını yarattıkları eserlerde görmemiz de mümkün.

Bu ortak çalışmalardan biri Yunanistan’dan Lia Karavia ve Türkiye’den Serpil Ural’ın hazırladığı ve Kök Yayıncılık tarafından yayımlanan “Köprü Olan Deniz”. Üstelik bu kez hem farklı hem benzerlikleri, yakınlıkları olan iki kültürün ortak bir ürünü söz konusu. Lia Karavia metni İngilizce yazmış, Serpil Ural Türkçeye çevirmiş ve resimlemiş. Okul öncesi çocuklar için hazırlanan bu kitapta iki karşı kıyıda yaşayan Osman ve Manos’un öyküsü anlatılıyor.

Osman, büyükbabasının onun için yaptığı tahta teknesiyle denizin kıyısında oynamayı çok sever. O kadar ki annesi onu yemeğe çağırana kadar zamanı unutarak saatlerce kumsalda teknesiyle oynar. Denizin karşı kıyısında ise Manos büyükannesinin ona hediye ettiği, gökkuşağının tüm renklerini taşıyan topuyla oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamaz. Bir gün deniz dalgalı, rüzgâr kuvvetlidir. Her iki çocuk da dikkatli olmaya çalışır ama dalga Osman’ın teknesini, rüzgâr da Manos’un topunu alır götürür. Denizin bir yanında Osman, diğer yanında Manos üzgündür ve ağlamaktadır. Her ikisi de kendini “dünyanın en mutsuz ve umutsuz çocuğu” sanmaktadır. Güneş bakmak üzereyken Osman’ın bulunduğu kıyıya bir top yaklaşır. Diğer kıyıda dalgalar da bir tekneyi sürükleyerek Manos’a doğru getirir. Her iki çocuk şaşkınlıkla ve mutlulukla karşı kıyıya bakar. El sallayan, isimlerini söyleyen çocuklar birbirlerini pek iyi duyamazlar. Duydukları yalnızca “Ben Osman” ve “Ego Manos” tur. Ama sesler gidip gelirken isimler birbirine karışır: “Man-os! Man-Os!, Os-man! Os-man!” Kim kimin adını söylüyor anlaşılmaz olmuştur. O gün çocuklar eve yanlarında yeni bir oyuncak ve yeni bir arkadaş edinmiş olarak dönerler.

Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder