20 Mart 2013 Çarşamba

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi

“Mürekkep balığının mürekkebi adına! Denizlerde korkunç şeyler oluyor. Bazen insanların çıldırıp çıldırmadığını soruyorum kendime, okyanusu kocaman bir çöplük haline getirmeye çalışıyorlar.”
Martı Kengah, sürüsündeki martılarla uçarken güç toplamak için onlarla birlikte denizde balık avlar. Dördüncü ringa balığını yakalamak üzere suya dalan Kengah başını çıkardığında yapayalnız olduğunu görür. Suyun içinde alarm çığlığını duymamış, böylece "kara dalgayı" fark edememiştir. Her yanı petrolle kaplı olan martı zar zor uçmayı başarır ve ancak kedi Zorba’nın güneşlenmekte olduğu balkona kadar gelebilir. Ölmek üzere olan martı son gücüyle bir yumurta çıkaracaktır ve ona yardım etmek isteyen Zorba’dan da üç şey için kendisine söz vermesini ister: Zorba yumurtayı yemeyecektir, civciv çıkana kadar yumurtaya göz kulak olacaktır ve ona uçmayı öğretecektir.
Zorba, diğer kedi arkadaşları Albay, Profesör ve Sekreter’den yardım alır. Profesör’ün ansiklopedilerinden yumurtayı nasıl muhafaza edeceklerini öğrenirler.

Yumurta çatlayıp içinden yavru martı çıkınca Zorba’yı annesi zanneder. Öyle olmadığını söylese de minik martı için o “iyi bir annedir”. Bu arada Zorba, yavru martıyı yemek isteyen kedilerden, sıçanlardan onu korumak durumunda kalır.

Bir isim koymak gerektiğinde cinsiyetini öğrenmek için tam bir deniz kedisi olan Pupa-yelken’e başvururlar. Minik martı bir dişidir ve Albay, onların korumasına girme şansını yakaladığı için adının Şanslı olmasını önerir.

Martı, kedilerin şefkatiyle hızla büyür. Artık sıra uçmayı öğrenmeye gelmiştir. Şanslı, önceleri uçmayı ve bir martı olmayı istemez. Kedi olmayı tercih eder. Ama zamanla o da uçmak istemeye başlar. Uzun uğraşlar sonuçsuz kalınca bir insandan yardım istemeye karar verirler. Bunu insan dilinde miyavlayarak yapmaları gerekmektedir. İnsanlarla konuşmak kedi yasasını delmek anlamına gelir, ama bir kereliğine buna göz yumulacaktır. Kediler yardım isteyebilecekleri insanları düşünürler, kimseyi bulamazlar. Sonunda “kedi Minnoş’un evinde yaşayan şairi” seçerler. Şairin de yardımıyla, Şanslı “gökyüzünün sonsuzluğunda” uçmayı başaracaktır.

Şilili yazar Luis Sepúlveda’nın dostluk, cesaret, doğa ve verilen sözlerin önemini aktardığı romanı “Martıya Uçmayı Öğreten KediCan Çocuk Yayınları’ndan Saadet Özen’in çevirisiyle yayımlandı. İnsanın doğaya verdiği zararın, doğada yaşayan canlıların bunun sonuçlarına nasıl katlandığının altını çizen Sepúlveda farklı olanı sevmenin, onunla bir arada yaşamanın, dost hatta aile olmanın mümkün olduğunu da bir kez daha hatırlatıyor.

7-10 yaş grubundaki çocuklar için önerilen romandaki resimler Mustafa Delioğlu’na ait.
Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder