
Plajda dolaşmaya çıkan Memo’nun gözüne sahilde kendi başına
duran bir çakıltaşı ilişir. Taşın üzerinde mavi çizgiler vardır ve bu çizgiler güneş
ışığında pırıl pırıl parlamaktadır. Memo heyecandan gökyüzüne fırlar. Onu bu
kadar heyecanlandıran taşı merak eden Martı, kulağını taşa dayayıp dinler. Okyanusların
sesini duyar ve özlemle okyanus üzerinde uçtuğu zamanları hatırlar. Kaplumbağa ise
taşın kendisinden bile yaşlı olduğunu söyler: “Taşlar yaşlandıkça, rüzgârın
etkisiyle aşınır ve pürüzsüz bir yüzeye sahip olurlar. Canlıların tam tersi
yani… Ahh, ahh! Keşke biz canlılar da taşlar gibi olabilsek de, yaşlandıkça
derimiz daha pürüzsüz olsa.” Tavşana
göre taşlar çok etkileyicidir, çünkü onlar kendisinin aksine hiçbir şeyden
etkilenmezler. Kanarya, kurbağa, kocaman balık, Memo’nun büyükannesi… hepsi
taşla ilgili bir şeyler söyler. Memo’nun arkadaşı Tombiş hariç. Ona göre bu taş
hiç de ilginç değildir…
Hikâyenin sonuna doğru aslında herkesin kendi özlemini dile
getirdiği sonucunu çıkarabiliriz. Nihayetinde nesnelere, kişilere, olaylara
yüklediğimiz anlamlar aslında çoğunlukla bize ait duygular, düşünceler oluyor.
Tıpkı özlemlerimiz gibi… Memo da bunu fark etmiş görünüyor: “Ne güzel bir taş!
Herkes ona bakıp istediği şeyi görebiliyor.”
Behiç Ak, yazıp resimlediği okul öncesi ve çocuk
kitaplarında, mizah ve duyarlılıkla yoğrulmuş kendine has üslubuyla insana,
dünyaya dair pek çok konuyu ele alıyor. Kitapları asla didaktik olmayan Ak, iyi
bir edebiyat yapıtında olacağı gibi, okurun farklı bakabilmesini, geniş bir
açıyla düşünebilmesini sağlamakla kalmıyor merak duygusunu, keşfetme ve
anlamaya çalışma arzusunu da teşvik ediyor.
Behiç Ak’ın yazıp resimlediği “Bizim Tombiş Taştan Hiç Anlamıyor”, Günışığı Kitaplığı’nın “Tombiş
Kitaplar” dizisinden yayımlandı. Dizinin ilk kitabı, yine Behiç Ak’ın yazıp
resimlediği ve kahramanının Memo olduğu “Benim Bir Karışım” idi.
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder