1 Nisan 2013 Pazartesi

Puldan Taştan Lahanadan


Beş yaşındayken teyzesiyle parka gittiği bir gün kumları eşeleyip iki cep dolusu ıvır zıvır çıkardığı için kendisine Köstebek adı takılan oğlan o günden bu yana eşelemeye, kazmaya devam eder. Bulduklarını da yatağının altındaki bir çuvala koyar. Bunlar “annesi için çöp, Köstebek için ‘yarım kalmış yaşamlar’”dır.

Karlı bir günde “desen gibi işlenmiş, düzgün mü düzgün ayak izleri” herkes gibi Köstebek’in de ilgisini çeker. Adım izlerini takip ederek sonunda “bacasından çiçek buketi şeklinde duman tüten evi” bulur. Yıllardır kimsenin yaşamadığı, üstünü yosun saran bu ev artık yenilenmiştir. Ancak kimse buraya yerleşen kişiyi tanımamaktadır. Düşünmeye başladıkça herkes hayal meyal birini hatırlar, ama o kadar siliktir ki kimse neye benzediğini bilemez. Yavaş yavaş, insanların da kendisini tanımaya başlamasıyla daha görünür olan bu utangaç ve titiz adama mahalleli Simri adını takar. Simetri hastalığı olan ve her şeyi düzelten Simri Adam, bu özelliği nedeniyle Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde işe başlar. “O günden sonra kasabada üfül üfül değişim rüzgârları esmeye” başlar. Herkes mutludur, ama bir süre sonra eski düzeni özlemeye başlayanların, her şeyin bir dekor gibi olmasından memnun olmayanların sesi yükselir. Tam da bu sırada öğlen uykusunda gözünün üstüne yatan Simri, uyandığında her şeklin beş ayrı görüntüsünü aynı anda görmeye başlar. Ne yaparsa yapsın işe yaramaz, gözleri düzelmez. Böylece kasabada ve Simri’nin hayatında değişiklikler baş gösterir.

Kasaba yenilenirken atılan eşyalar nedeniyle Köstebek bir sürü objeye kavuşmuştur. Ancak kendisi için bir hazine olan bu objeler arkadaşları için öyle değildir. Sude’nin dediği gibi Köstebek “canım hayalci objeleri”ni aslında çuvallara hapsetmiş mi oluyor? Topladığı, “yarım kalmış bu yaşamlar” yeni yaşamlara karışabilecek mi? Peki, yeni edindiği görüşle Simri’nin yaşamında ne gibi değişiklikler olacak?

Sevim Ak’ın “Puldan Taştan Lahanadan” adlı romanı Can Çocuk Yayınları’ndan çıktı.  8-11 yaş grubu çocuklar için önerilen kitaptaki resimler ise Behiç Ak’a ait.

Sevim Ak kullandığı dil, yarattığı karakterler ve seçtiği konularla okurları için farklı ve zengin dünyalar yaratıyor. Çocuklar ve benim gibi çocuk kitabı okumayı bırakmayanlar için Sevim Ak’ı vazgeçilmez yapan da sanırım en çok bu özelliği.

    
Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder