Konrad ve
amcasının yaşadıklarına inanmıyor musunuz? “İnanmayanlar inanmayıversin.” Ya da
Konrad’ın amcasına sorabilirler…
O
gün Mayıs’ın 35’i, günlerden de perşembedir. Ve her perşembe olduğu gibi
Ringelhuth Amca, birlikte vakit geçirmek üzere yeğeni Konrad’ı okuldan
almıştır. Ama Konrad o gün “yaşayacağı olaylar, bir hafta önce başına gelseydi
kendisinin ya da yerkürenin birkaç tahtasının eksik olduğunu düşünürdü
mutlaka.”
Amca-yeğenin
yolda karşılaştıkları at onlardan şeker ister. Yanlarında şeker yoktur, böylece
at onları selamlayıp gider. Eve döndükten bir süre sonra kapı çalar. Gelen,
yolda karşılaştıkları attır. Bu büyük, siyah atın adı Negro Kaballo’dur ve kısa
bir süre öncesine kadar bir sirkte paten numarası yaparak çalışmaktadır. Ancak
işten çıkarılmıştır ve lise mezunu bir at olmasına rağmen iş bulamamaktadır.
Ona bolca şeker ikram ederler. Daha sonra Ringelhuth Amca ve siyah at, şairler
ve eserleriyle ilgili bir oyun oynarlar. Konrad da Güney Pasifik üzerine
yazacağı kompozisyonu düşünmektedir. Aritmetikte çok başarılı olan öğrencilere,
hayal güçleri olmadığı için böyle bir ödev vermiştir öğretmen. Siyah at onları
Güney Pasifik’e götüreceğini söyler. Ringelhuth Amca’nın koridorundaki 15.
yüzyıldan kalma büyük oyma dolaba girip dümdüz yürürlerse iki saat içinde orada
olacaklardır. Ringelhuth Amca bunun “bayat bir espri” olduğunu düşünür. Ama
çoktan dolaba girip yola koyulmuş olan Konrad’ın ardından gider. Ringelhuth
Amca önce duvarların içinde bir süre koşar, sonra kendisini bir ormanın içinde
bulur. Böylesine olağanüstü başlayan bu yolculuk aynı şekilde devam edecek ve
sıradışı renkli, şaşırtıcı bir serüvene dönüşecektir.
Gazeteci,
romancı, oyun yazarı ve şair Erich
Kästner’in yazdığı, Süheyla Kaya’nın çevirdiği 35 Mayıs ya da At Sırtında Güney Pasifik Yolculuğu, Can Çocuk Yayınları tarafından
yayımlanıyor.
Tülin Sadıkoğlu
Ben inanıyorum...çünkü okumuştum!
YanıtlaSilaytül akal