8 Mayıs 2013 Çarşamba

Narin


 “Bir varmış bir yokmuş. Günlerden bir gün, bir kız çocuğu doğmuş; yani ben. Kulağıma ismimi fısıldamışlar önce, sonra birkaç ninni, birçok masal… Tabii ki hepsi bir kulağımdan girdi, diğerinden çıktı. Ancak, ne kadar büyüsem de, o masalların gizemli dünyası peşimi bırakmadı. Masalsı dünyalar bulma umuduyla düştüm yollara.”

On bir yaşlarındaki Narin, dedesinin sayesinde minyatüre ilgi duymaya ve sonrasında da minyatür dersleri almaya başlar. Bir sabah minyatür dersine geç kalır ve koşturarak giderken yolda elinde minyatürlerle bezenmiş eşsiz bir bastonu olan yaşlı bir adamla karşılaşır. Geldiği, gittiği bir yer olmayan, Narin hakkında neredeyse her şeyi bilirmiş gibi konuşan bu yaşlı adam minyatürle ilgilenen herkese bir süre sonra görünen Baston Nakkaş’tır. Ustası Narin’e, Baston Nakkaş’ın minyatür sanatıyla ilgilenenlerin kendilerine özgü bir yol bulmalarını istediğini, bu nedenle onlara rehberlik ettiğini anlatır. Ve ekler: “Bugünden sonra başına geleceklere dikkat etsen iyi olur”. Güven Usta haklı çıkar. Narin, Baston Nakkaş’ı gördükten başına olmadık şeyler gelir.

Bir sabah uyandığında bitirdiği minyatürdeki bütün figürlerin yok olduğunu fark eder Narin. Şaşkınlığı geçtikten sonra minyatürün başına oturur ve sabırla tekrar çizer. Gece yatağına yattığında bir hareketlenme olduğunu görür. Karınca zannettiği bu minik figürler aslında minyatürlerdir. Narin peşlerine düşer ve onları bir uçan halıya kadar izler. Hatta onlarla birlikte uçan halının ucuna takılır. Biz de böylece Narin’le birlikte bu şaşırtıcı serüvenin içinde buluruz kendimizi. Bir yandan da Haydarpaşa’dan Galata’ya, Sahaflar Çarşısı’ndan Miniatürk’e İstanbul’u gezeriz; ıhlamurdan çınara, serviden erguvana İstanbul ağaçlarının farkına varırız; minyatür ustaları Levnî’yi, Matrakçı Nasuh’u tanırız.

Pürnur Soğangöz’ün yazdığı Mustafa Delioğlu’nun resimlediği Narin, Can Çocuk Yayınları’ndan yayımlanıyor. Pürnur Soğangöz “Narin”le okurlarına eğlenceli bir serüven sunarken diğer yandan da olağanüstü bir duyarlılıkla herkesin yaşadığı kente, kentin insanına, doğasına, yapısına, hayvanlarına bakmasını, görmesini de sağlıyor.

Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder