Bir zamanlar ineklerin otladığı çayırda eski bir duvar
vardır. Tahıl ambarına yakın bu duvarın taşları arasında beş neşeli tarla
faresi yaşamaktadır. Ancak çiftçiler fabrikayı terk edince ambar boş, fareler de
yiyeceksiz kalır. Kış gelmek üzeredir, o nedenle fareler tahıl ve ceviz, saman
ve kuru meyve toplamaya koyulurlar. Gece gündüz, hepsi çalışır. Federico hariç…
“Federico, neden çalışmıyorsun?” diye sorarlar. “Nasıl çalışmıyorum,” diye
yanıt verir biraz alınmış olan Federico: “Dondurucu kış geceleri için güneş ışığı
topluyorum,” diye ekler. Federico’nun büyük bir taş üzerinde oturduğunu
görünce, “Şimdi ne yapıyorsun, Federico?” diye sorarlar. “Renkleri
topluyorum, kış gridir,” diye yanıt verir. Bir başka sefer, bir bitkinin
altına çömelmiş olan Federico’yu fark ederler ve “Hayal mi kuruyorsun, Federico?” diye sorarlar.
“Ah, hayır! Kelimeleri topluyorum. Kış günleri çok ve uzundur,” diye karşılık
verir. Böylece kış gelir; fareler taşların arasındaki yuvalarına sığınırlar.
Başlangıçta yemek yiyip gülüşürler, birbirlerine hikâyeler anlatırlar. Ama bir
süre sonra yiyecekler azalmaya başlar. Yuvaları buz gibidir ve kimsede konuşma
isteği yoktur. İşte o zaman Federico’nun topladığı güneş ışıkları, renkler ve
kelimeler akıllarına gelir. Federico konuşmaya başlayınca soğuk ve gri kış
günleri ısınır, renklenir.
Federico, diğerlerinden farklıdır. Dünyaya başka türlü
bakar, başka türlü algılar. Diğerleri ilk başta ne yaptığını kavrayamazlar, ama
onun da sırası gelecektir. Federico’nun içinde yaşadığı dünyaya katkısı
başkalarınınkine benzemez, ama en az onlarınki kadar önemlidir. Hatta bana
kalırsa biraz daha fazla…
1967 yılında yayımlanan Federico, Amerika’da verilen ve
çocuk kitapları alanında en saygın, en büyük ödüllerden biri olarak kabul edilen Caldecott Onur
Kitabı ödülünü aldı.
1910-1999 yılları arasında yaşayan Leo Lionni’nin dün (5
Mayıs) doğum günü olması da güzel bir tesadüf oldu.
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder