10 Mayıs 2013 Cuma

Rico ve Oskar - Derin Gölgeler

Tudem Yayınları’ndan kısa bir süre önce “Rico ve Oskar – Derin Gölgeler” başlıklı bir kitap yayımlandı. Yazarı, Alman çocuk ve gençlik edebiyatının usta yazarlarından biri olarak görülen Andreas Steinhöfel; kitabı Türkçeye çeviren ise Kâzım Özdoğan. Kitap 2009 yılında Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne değer görülmüş.

“Rico ve Oskar” üçlemesinin ilki olan “Derin Gölgeler”in kahramanı on bir yaşındaki Rico. Kendisini şöyle tanımlıyor: “Ben derin yetenekli bir çocuğum; çok şey düşünebilirim, ama bu genellikle başka insanlarda olduğundan biraz daha uzun sürüyor. Bu, beynimle ilgili değil, beynim gayet normal büyüklükte. Ama bazen bazı şeyler kafamdan dışarı düşüyor ve maalesef bunların nereden düştüğünü hiçbir zaman bilemiyorum. Ayrıca bir şey anlatırken konuya her zaman iyi odaklanamıyorum.” Anlatıcı Rico olduğundan olayları, yaşadığı çevreyi ve insanları onun gözünden görüyoruz.

Rico, her zaman çok dar bir mini etek ya da vücudunu saran, derin dekolteli kısa bir elbise ve yüksek topuklu gümüş ya da altın renkte ince şeritli sandaletler giyen, özellikle de erkeklerin dönüp dönüp baktığı bir kadın olan annesiyle birlikte yaşamaktadır. Rico ve annesinin yaşadığı binada ilginç pek çok komşuları vardır.
  
Okul yerine teşvik merkezine giden Rico bir gün oyun parkında kafasında mavi kaskıyla, boyu ancak göğsüne kadar gelen yedi yaşındaki Oskar’la karşılaşır. Zeki bir çocuk olan Oskar aslında bir yanıyla Rico’ya benzer. O da diğerlerinden farklıdır. Bu karşılaşmanın ardından ikisinin arasında bir dostluk başlayacak ve çocukları kaçırıp karşılığında az bir para isteyen Mister 2000’nin Oskar’ı kaçırmasıyla Rico kendini büyük bir serüvenin içinde bulacaktır.

“Rico ve Oskar – Derin Gölgeler” kurgusu, karakterleri ve diliyle kuşkusuz iyi yazılmış bir roman. Ancak benim daha çok önemsediğim yazarın yaşamı ve yaşamın içinden insanları-olayları pek de yumuşatmadan, gerçekçi bir şekilde aktarıyor olması. Yayınevi yaş grubunu 10-12 olarak belirlemiş (Farklı bir yaş grubu belirlenebilirdi belki de). Bu yaş grubundaki okurlar için yazılan kitaplarda konular, karakterler ve dil aslında “olması gerektiği gibidir” çoğunlukla. O nedenle de kimi zaman gerçek dünyadan kopuk, çocuğa ve gence uzak, öğretici kitaplar okuyabiliyoruz. Bu açıdan yayınevinin bu kitabı seçmesini cesurca buluyorum ve bunu önemsiyorum. Bir başka nokta da elbette, her ne kadar kahraman “farklı” bir çocuk olsa da sorun odaklı bir kitap olmaması.

Tülin Sadıkoğlu    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder