26 Ağustos 2013 Pazartesi

Ayı Olmayan Ayı

Etrafınızdaki herkes size başka biri olduğunuzu söylese ne yapardınız?

Güneye doğru uçan kaz sürüsü, sararıp kuruyarak ağaçlardan dökülen yapraklar kış mevsiminin yaklaştığını haber vermektedir. Ayı için mağaraya çekilip kış uykusuna yatma vakti gelmiştir.

Ayı mağarasında uyurken yukarıda hummalı bir çalışma başlar. Çizim planlarıyla, makineleriyle, testere ve baltalarıyla bir sürü adam gelmiş ve devasa bir fabrika kurmuşlardır. Hem de tam Ayı’nın mağarasının üstüne. Bahar gelip de Ayı uyandığında nerede olduğunu anlayamaz:

Orman neredeydi?
Çimenler neredeydi?
Ağaçlar neredeydi?
Çiçekler neredeydi?

Ayı, rüya görüp görmediğini anlamaya çalışırken binalardan birinden bir adam çıkar ve ona işinin başına dönmesini söyler. Ayı, bir ayı olduğu yanıtını verir. Ama ne ustabaşı, ne genel müdür, ne üçüncü, ne ikinci, ne birinci başkan yardımcısı, ne de başkan onun ayı olduğuna inanır. Onlara göre Ayı, “ayı falan değildir. İyi bir tıraşa ihtiyacı olan, kürk palto giymiş budala adamın tekidir”.  Başkan, bir ayı olsaydı Ayı’nın fabrikada değil bir hayvanat bahçesinde olacağını söyler. Ayı, ısrar edince de onu alıp hayvanat bahçesindeki ayıların yanına götürür. Oradaki ayılara göre de Ayı bir ayı değildir, öyle olsaydı kafesin dışında değil, onlarla birlikte kafesin içinde olurdu. Ayı, tekrar bir ayı olduğunu söylediğinde hayvanat bahçesindeki bir yavru ayı onun kim olduğunu bildiğini iddia eder: “İyi bir tıraşa ihtiyacı olan, kürk palto giymiş budala adamın teki”dir. Sonra sirke giderler. Orada da Ayı, ayı olduğuna kimseyi inandıramaz. Böylece fabrikaya geri dönerler ve Ayı bir sürü adamla birlikte bir makinenin başında çalışmaya başlar.

Aradan uzun bir zaman geçer; fabrika kapanır ve bütün işçiler evlerine doğru yola koyulurlar. Ayı’nın ise gidecek bir yeri yoktur. Yürürken başını kaldırıp gökyüzüne baktığında güneye doğru uçan kazları, ardından da sararıp kuruyarak ağaçlardan dökülen yaprakları görür. Bunlar kış mevsiminin yaklaştığının habercileridir. Ayı için mağaraya çekilip kış uykusuna yatma vakti gelmiştir. Devasa bir ağacın kökleri arasındaki mağaraya doğru yürür, ama tam içeri girecekken durur. Bir mağaraya girip kış uykusuna yatamaz ki; o bir ayı değil, “iyi bir tıraşa ihtiyacı olan, kürk palto giymiş budala adamın tekidir”.

Kış gelir, her yer karla örtülür. Mağaraya girmeyip dışarıda kalan ve üzeri bembeyaz bir örtüyle kaplanan Ayı’nın ayak parmakları buz keser, kulakları donar, dişleri takırdar. “İyi bir tıraşa ihtiyacı olan, kürk palto giymiş budala adamın teki kar ortasında donarak ölmek üzereyken ne yapar,” bilemez. Ayı ne yapacak sizce? Sonunda bir ayı olduğunu hatırlayacak ve mağarasına dönecek mi?

“Farklı olma” teması son zamanlarda çocuk kitaplarında sıkça kullanılıyor. Bana kalırsa iyi de ediliyor. Kimi zaman toplum, sandığı ve umduğu kadar hoşgörülü olamıyor ne yazık ki. O nedenle kişisel olarak bu kitapları önemsiyorum. Elbette ki didaktik olan, bir parmağı havada yazarın sesini duyduğumuz metinlerden değil edebiyatın sunduğu sonsuz olanaklar çerçevesinde yazılmış edebi metinler ve çocukları görsel açıdan da zenginleştiren nitelikli kitaplardan bahsediyorum.

Bu kitap ise biraz farklı. Pek çok soru sorduran, düşündüren metniyle (ve resimleriyle) yazar aslında toplumsal bir eleştiri yapıyor. Toplumun belli kalıplar içinde düşünmesinin ve hareket etmesinin, kalıpların dışına çıkıldığında ise bunun toplum tarafından derhal reddedilmesinin yanlışlığının altını çiziyor; çevre duyarlılığına dikkat çekiyor; yüksek sesle ve sürekli olarak aslında düşündüğü gibi olmadığı söylense de kişinin “kendi”nin farkında olmasının ve “kendi”ne inanmasının önemini vurguluyor. Tam da bu nedenlerle her ne kadar beş yaş ve üstü çocuklar için önerilse de Ayı Olmayan Ayı her yaştan okurun okuyabileceği bir kitap.  

Amerikalı çizgi filmci, senaryo yazarı ve yönetmen Frank Tashlin’in yazıp resimlediği, Şiirsel Taş’ın Türkçeleştirdiği Ayı Olmayan Ayı, Hayykitap’tan yayımlandı.

Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder