Sekiz yaşındaki Lilly ve ailesi, girişinde altın rengi bir
çörek asılı, dört katlı eski bir ev olan Çörek Evi’ne taşınırlar. Bu evin
avlusunda “boyu yetişkin bir penguen kadar, hava nasıl olursa olsun safari
kıyafeti giyen ve şemsiyesi sayesinde istediği zaman bukalemun gibi renk
değiştirebilen” Küçük Hanım yaşamaktadır. Renk değiştirebilmesi sayesinde kimse
avludaki yaşlı söğüdün altına kurduğu çadırı ve Küçük Hanım’ı fark etmez. Zaten
kimse de avluyla ilgilenmez…
Küçük Hanım burada yaşamaktan son derece mutludur çünkü her
çalılığın arkasında farklı farklı hayvanların bulunduğu, yabani otlarla kaplı
bu kocaman avludan daha gizemli bir yer görmemiştir. Küçük Hanım burada rahat
bir şekilde yaşar çünkü büyüklerden kimse avluya girmez. Kapıcı Bay Leberwurst
(soyadının Almancadaki karşılığı “ciğer sucuğu”) dışında tabii… Ailesi birkaç
kuşaktır bu evde yaşayan Bay Leberwurst çocukları pek sevmez ve onların avluya
girmesini yasaklayan bir de tabela asmıştır. Ancak şanslı bir çarşamba günü Lilly
bu avluyu keşfedecek ve Küçük Hanım’la tanışacaktır.
Lilly o gün okul şöleninde bir fotoğraf makinesi
kazanmıştır. Hemen eve gidip bir an önce fotoğraf çekmeye başlamak isteyen küçük
kız annesini mutfakta bulur. Makinesine çipin nasıl takılacağını bilmeyen Lilly
annesinden yardım ister. Ancak hamur yoğurmakta olan annesinin ona ayıracak
vakti yoktur. Oysa normal bir günde annesi mutlaka onunla birlikte oturur,
fotoğraf makinesini incelerdi. Aynı şey babası ve beş yaşındaki kız kardeşi
için de geçerlidir. Normal bir günde hepsi Lilly’le ilgilendirdi. Ancak o gün
normal bir gün değildir; küçük kızın şanslı günüdür. Nasıl mı? Kimse onunla
ilgilenmediği için herkesten uzaklaşmak, kaçmak isteyen Lilly avluya gider. Gri
ve sıkıcı gibi görünen avlu hiç de öyle değildir. Tahmin ettiğinden çok daha
büyüktür ve kıvrımlı patikalarıyla, çalıları, ağaçları, devasa söğüt ağacıyla Lilly’nin
karşısında çiçekli bir çayır uzanmaktadır.
Lilly söğüdün yanındaki bir duvara oturup fotoğraf
makinesini incelemeye başladığında karşısında birdenbire elinde şemsiyesi,
söğüt yeşiline bürünmüş Küçük Hanım’ı bulur. Küçük Hanım hareket ettikçe renk
değiştirmektedir. Lilly’nin heyecandan kalbi küt küt atarken Küçük Hanım
şemsiyesini kapatır, duvara oturur, bacak bacak üstüne atar ve şöyle der: “Yav,
yav, relmik şimleg?” Her şey böyle başlar. Lilly, Küçük Hanım’la arkadaş
olacak, birlikte avluyu keşfedecekler, bu arada avluda kimseyi özellikle
çocukları istemeyen Bay Leberwurst’a karşı yine birlikte mücadele
vereceklerdir.
İletişim Yayınları’ndan
çıkan bu son derece eğlenceli romanı Alman yazar Stefanie Taschinski yazmış, Nina
Dulleck resimlemiş. Türkçeye ise Ayça Sabuncuoğlu çevirmiş. Kitabı sekiz
yaş ve üstü çocuklar için önerebiliriz.
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder