Köy meydanında dört ev vardır. Bu dört evin her birinde
Kırmızı, Sarı, Siyah ve Beyaz yaşamaktadır. Anneleri bazen çocuklar dışarıda
oynasın istedikleri için sık sık bir araya gelirler. Birlikte oynar, meydana
çok da uzak olmayan göletli parka giderler. Göletin yakınlarında ağaçları
bulunmaktadır. En üstteki dal Kırmızı’nındır! Bütün göleti buradan görebilmektedir.
Diğerleri de ördekleri, kaşıkgagalı kuşu görmek ister, ama ağaç da gölet de
yalnızca Kırmızı’nındır sanki.
Ağaçta bir de kulübeleri vardır. Kırmızı başka bir rengin
adını bile duymak istemediği için kulübe baştan aşağı kırmızıya boyanmıştır.
Kulübeyi temizlemeleri gerektiğinde Kırmızı diğerlerine ne yapacaklarını
söyler. Sarı, Siyah ve Beyaz kendilerini paralarlar, ama Kırmızı boş boş oturur.
Kimse de ağzını açıp bir laf edemez. Sarı, Siyah ve Beyaz neyle oynuyorsa
onunla oynamak ister Kırmızı. Hoşuna gitmeyen şeylerin yapılmasına da izin
vermez. Hiçbiri karşı çıkamaz… “Kırmızı’ya kim ağzını açabilir ki?”
Bir gün Kırmızı, ağacın, kulübenin, oyuncakların kendisinin
olduğunu söyler. Siyah korkuyla kekeleyerek bunun haksızlık olduğunu söyleyince
Kırmızı ona “komik örgülü ahmak keçi” diye bağırır. Örgüleriyle gurur duyan
Siyah çok öfkelenir ve Kırmızı’ya zorba diyerek onu ağacı, kulübesi ve
oyuncaklarıyla baş başa bırakıp gider. Ardından Beyaz… Onun ardından da Sarı… Onlara
ihtiyacı olmadığını düşünen Kırmızı yapayalnız kalır. Sarı, Siyah ve Beyaz
tekneyi istedikleri renklere boyarlar ve gönüllerince oynarlar. Peki ya Kırmızı
ne yapmaktadır?
Belçikalı yazar Brigitte Minne’in yazdığı ve yine Belçikalı
çizer Carll Cneut’un resimlediği Kırmızısarısiyahbeyaz
arkadaşlık ve zorbalık üzerine incelikli bir hikâye. Beş yaş ve üstü çocuklar
için önerilen kitap Sarıgaga Yayınları tarafından
yayımlandı.
Carll Cneut’u daha önce yine Sarıgaga Yayınları tarafından yayımlanan “Bahadır” adlı kitaptan tanıyoruz. Resimlerinin dünyaya farklı bir bakışla bakmayı teşvik ettiği söylenen Cneut şöyle diyor: “İllüstrasyonlarım görünmeyene doğru gider. Okurlarım bunları kafalarında tamamlamakta özgürdürler. Bu genellikle yetişkinlerin kafasını karıştırıyor, ama çocukların asla.”
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder