Alistair ve Eleanor, normal bir evde, normal bir yaşam
süren; normal şeyler yaptıkları normal bir mahallede oturan normal insanlardır.
Her ikisinin de toplum içerisinde kendisini göstermeye çalışan, sıra dışı
insanlara tahammülü yoktur. İlk iki çocukları ne doktorlara, ne hemşirelere ne
de öğretmenlere zorluk çıkarmadan gündüz vakti, kolaylıkla doğmuş normal
çocuklardır. Ancak üçüncü çocukları Barnaby daha doğumuyla sıra dışı biri
olacağını belli eder. Barnaby gece yarısı doğmuş ve Elanor daha önce olmadığı
kadar sıkıntı çekmiştir. Tek sıra dışı şey bu değildir: Barnaby doğanın en
temel kurallarından biri olan çekim yasasına karşı gelmekte, havada süzülmekte,
uçmaktadır. Diğer çocuklar Henry ve Melanie kardeşlerini olduğu gibi kabul
etseler de Alistair ve Eleanor için bu, utanç verici bir durumdur.
Barnaby büyürken neredeyse hiç dışarı çıkmaz. Çıktığında da uçup
gitmesin diye ona bir tasma takarlar. Bir gün tasmasından kurtulup yukarıya
doğru yükselen Barnaby’ye annesi kızar ve ondan havada süzülme işine bir an
önce son vermesini ister. Barnaby, bunun mümkün olmadığını söyler ve elinden
bir şey gelmediğini ekler. Annesi de bunun üzerine “O zaman üzgünüm. [….] Ama
benim de seni sevmek elimden gelmiyor,” diye karşılık verir.
Okula gitme zamanı geldiğinde ise onu istenmeyen çocukların
gittiği bir okula gönderirler. Ancak çıkan bir yangın sonucu okul yanıp kül
olur. Üstüne bir de Barnaby’nin havada süzülme özelliği televizyonda ifşa edilince tek
istedikleri normal bir ailede, normal çocuklarla normal bir yaşam sürmek olan Alistair
ve Eleanor için geriye yapılacak tek bir şey kalır: Barnaby’den kurtulmak. Eleanor’un Barnaby’yi
gezintiye çıkardığı bir gün uçup gitmesin diye içine kum doldurdukları sırt
çantasını bir makasla delmesi sonucu Barnaby uçup gider. Böylelikle Barnaby
için –her ne kadar ailesini özlese ve aklında hep onların yanına dönmek olsa da
– inanılmaz bir serüven başlamış olur. Önce, havada uçarken normal
olmadıkları için ailelerinin evden kovduğu iki harika kadınla karşılaşır. Bir
çift olarak yaşayan Marjorie ve Ethel kendilerine Brezilya’da bir yaşam
kurmuşlardır. Burada yardım ettikleri bir başka çocuğu büyütmüşler ve bu çocuk
New York’ta çok ünlü bir sanatçı olmuştur. Daha sonra yine ailesi tarafından
dışlanmış bir sanat eleştirmeniyle karşılaşır ve onuna Toronta’ya gider. Kamçılı bir sirk hayvanı
eğitimcisinin elinde tutsak olur ve daha sonra uzaya çıkar…
Barnaby’nin yaşadığı
maceraları kitapta okuyacaksınız. Bu maceraların sonunda Barnaby evine ve
ailesine kavuşuyor. Üstelik sonunda havada süzülmesini engelleyecek çare
de bulunuyor. Artık normal çocuklar gibi olabilecektir. Ama normal bir çocuk olmayı
istiyor muydu Barnaby? “Ne de olsa, o normal denilen çocuklardan kaçı Barnaby’nin
yaşadığı maceraları yaşayabilmiş ya da tanıştığı sıra dışı insanlarla
tanışabilmişti? Kaçı dünyanın dört bir yanını görmüş, bunu yaparken de birçok
insana yardım etmişti?”
Hem normal nedir ki? Marjorie’nin dediği gibi, “Her neyse, şunu bilmelisin ki, senin normal
bulduğun şeylerin bir başkasının normal bulduğu şeylerle aynı olmaması, sende
anormal bir durum olduğu anlamına gelmez.”
İrlandalı yazar John
Boyne’un yazdığı, Oliver Jeffers’ın resimlediği, Arif Cem Ünver’in
Türkçeleştirdiği Yanlışlıkla Dünyanın
Öbür Ucuna Uçan Çocuk, Tudem
tarafından yayımlandı. Kitap 10-12 yaş grubu için öneriliyor,
ancak yetişkin okurlar da bu kitabı büyük bir keyifle okuyacaktır.
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder