“Kendi kurallarını
izleyen bir hikâye…”
Doksan üç yaşındaki Baron Lamberto’nun villası, Orta Gölü’nün
tam da ortası sayılmayacak bir yerinde bulunan San Giulio Adası’ndadır. İtalya’da,
İsviçre’de, Hong Kong’da, Singapur’da ve daha pek çok yerde yirmi dört tane
bankası olan Baron çok zengindir.
Baron’un tam tamına yirmi dört hastalığı vardır. Bu
hastalıkları tek tek aklında tutan, Baron’un hangi ilaçları hangi saatte alacağını
bilen tek kişi Baron’un kâhyası Anselmo’dur.
Baron ve kâhyası Anselmo, havaların ısınıp soğumasına göre
başka ülkelere giderler. Sıcaklıkların düşmesiyle birlikte Baron yaşlı
kemiklerini güneşte ısıtmak için Mısır’a gider. Ancak bu kez orada çok
kalmazlar. Tanıştıkları bir Arap’ın onlara anlattıkları üzerine bazı testler
yapmak için San Giulio Adası’ndaki villaya dönerler. Mısır’da tanıştıkları Arap
onlara, “İnsan, adı söylendikçe hayatta kalır,” demiştir ve Baron da bunun
üzerine oldukça yüksek maaşlar vererek altı kişiyi görevlendirmiş ve villanın
tavan arasına yerleştirmiştir. Bu altı kişi hiç durmaksızın Baron’un adını
söylemektedir: “Lamberto, Lamberto, Lamberto…” Baron yalnızca hayatta kalmakla
kalmaz, gençleşmeye de başlar. Bu size inanılmaz mı geliyor? Belki siz de
denediniz ve işe yaramadı. Tam bu noktada Gianni Rodari’ye kulak verelim o
zaman: “Bazı şeyler hayatta insanın
başına sadece bir kere gelir. Doğrusunu söylemek gerekirse bazı şeyler de
sadece masallarda olur.”
Bu arada Baron’un hayatta olan tek akrabası yeğeni Ottavio’dur.
Annesinden kalan mirasın son kısmını çelikçomak oyununda kaybeden Ottavio’nun
tek ümidi ise dayısının ölmesi ve tüm mirasın ona kalmasıdır. Dayısını ziyaret
eden Ottavio onun gençleştiğini görünce bu kez daha acımasız yollara başvurur.
Önce gümüş et bıçağıyla “kırt-kırt dayısının boğazını keser”; bu işe yaramaz
çünkü Lamberto dayısı ertesi sabah eskisinden de daha canlı bir şekilde şarkı
söylemektedir. Sonra bir tüfek alır ve kalbine tam yedi kurşun sıkar. Sonuç aynıdır;
Lamberto dayı canlı ve sapasağlamdır. Denemeye devam etmeye kararlıdır Ottavio,
ama tam o sırada ada haydutlar tarafından işgal edilir. Hepsinin adı Lamberto
olan ve kendilerine Yirmi Dört L diyen yirmi dört haydut Baron’u esir almıştır.
Serbest kalması karşılığında ise Baron’un yirmi dört bankasının her birinden
bir milyar istemektedirler.
İtalya’nın en önemli çocuk yazarlarından Gianni Rodari’nin İki Kere Doğan Baron adlı romanı Can Çocuk Yayınları’ndan çıktı. 10 yaş ve üstü genç okurlar için
önerilen romanı Yelda Gürlek Türkçeye kazandırdı. Resimler ise Sedat Girgin’e
ait.
Ada’nın işgal edilmesinden ve Baron'un esir alınmasından sonra pek çok olay gerçekleşiyor.
Sonunda ise hiç beklenmedik bir şey oluyor. Kimi okurlar bu sonu sevecekler,
kimileri saçma bulacaklar belki de… Ama Rodari’nin bu durum için de bir önerisi
var: “Sonundan memnun olmayan
okuyucular, onu kendi zevklerine göre değiştirebilirler, hatta kitabın içine
bir ya da iki yeni bölüm bile ekleyebilirler. Ya da on üç yeni bölüm daha.
Unutmayın, sözcüklerden korkmak yok.”
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder