16 Aralık 2013 Pazartesi

Rengini Arayan Pudra

İnsanlar dünyayı, doğayı, canlı ve cansız varlıkları anlayabilmek, anlamlandırabilmek için her şeyi sınıflandırmaya, ayırmaya çalışmışlar. Bilim ilerledikçe bu sınıflandırmalar arasındaki çizgiler belirsizleşmeye, hatta birleşmeye başlamış. Ancak yüzyıllar öncesinden kalan bu sınıflandırma alışkanlığından insanlar hâlâ kurtulamamışlar ki günümüzde bilimin geldiği nokta, internetle küçülen dünyaya rağmen “farklı olmayı” kabul edemeyen pek çok insan çıkabiliyor. Halbuki insanlık tarihi bize farklı olmanın, farklı görünmenin aslında normal olduğunu çoktan kanıtladı.

İllüstratör ve yazar Betül Sayın’ın yazıp resimlediği yeni kitabı Rengini Arayan Pudra, Günışığı Kitaplığı’nın “İlk Kitaplar” dizisinden çıktı. Üç-sekiz yaş arası çocuklar için önerilen, ancak her yaştan okurun okuyabileceği “Rengini Arayan Pudra”, arkadaşlarından farklı olan yarasa Pudra’nın hikâyesini anlatıyor.

Pudra’nın en sevdiği saatler güneşin batıp gökyüzünün alacakaranlığa büründüğü saatlerdir. Pudra, gün boyu tepetaklak uyuyan arkadaşları Karais, Kurum, Kömür, Zeytin, Duman’ı uyandırır ve hep birlikte yaşadıkları mağaradan çıkarlar, koruluğa giderler ve bütün gece neşeyle pervane avlayıp karınlarını doyururlar. Ancak sabaha karşı hava aydınlanırken küçük gölde yansımasını gören Pudra’nın neşesi birdenbire kaçar. Siyah olan diğer yarasa arkadaşlarının aksine o bembeyazdır. Onlar gibi olmadığı için hayıflanır Pudra. Çoğu zaman bu farklılığı umursamaz, ama sudaki yansıması ona farklı olduğunu hatırlatmıştır. Yuvalarına döndüklerinde kuytu bir köşeye çekilen Pudra arkadaşlarına benzemenin yollarını düşünmeye başlar. Neler yapmaz ki: Bir bacadan çıkan kapkara dumanın içine girer, simsiyah karga tüylerini üzerine bağlar… Ama hiçbiri işe yaramaz. Sonra kendi gibi beyaz arkadaşlar aramaya karar verir. Papatyaların, bir ipte asılı duran beyaz çamaşırların, tavşanların yanına gider…

Gün boyu beyaz arkadaşlar arayan Pudra gece olduğunda diğer hayvanların uykuya dalmasıyla kendini yalnız hisseder. Arkadaşlarını özler. Yuvasına dönmek ister, ama o gece hava bulutludur. Gökyüzünde ne ay ne de yıldızlar vardır. Karanlığa gömülen korunun içinde eve nasıl döneceğini bilemez Pudra. Tam o sırada… Ne oldu dersiniz? Kitabı okuyunca göreceksiniz!

Arkadaşları Pudra’nın kendileri gibi siyah değil de beyaz olmasına aldırış etmezler, ancak Pudra yine de onlar gibi olmak ister. Bazen toplumun, etrafımızdaki insanların baskısı olmasa bile kişinin kendi farklılığını kabul etmesi gerekebilir. Üstelik öykünün sonunda Pudra’nın da göreceği gibi farklı olmak “hiç de kötü bir şey değildir”, hatta çoğu zaman “harika”dır!

Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder