Adı aslında Brendon olan Anton’un bize anlattıklarından
öğrendiğimize göre kendisi eski bir çoban köpeği cinsindendir ve Macaristan’dan
gelmektedir. Üç erkek kardeşi vardır, ama onları gözden kaybetmiştir. Anton
bize köpekler için durumun hep böyle olduğunu anlatır. Doğduktan hemen sonra
birbirlerinden ayrılırlar, yeni bir yuvaları, yeni sahipleri, yeni bir
çevreleri, yeni kokuları olur. Anton yeniye uyum sağlamak kolay olmasa da
akıllı olduklarını, bu yüzden hemen ayak uydurduklarını söyler. Şimdi de bir
baba, bir anne ve küçük bir çocuktan oluşan bir ailenin yanındadır. Evde, adı
Mizzi olan bir kedi vardır ki araları pek de iyi değildir. Yine de Anton’a yani
Brendon’a göre “şansı yaver gitmiştir, şikâyet ettiği yoktur.”
Ufaklık, Anton’un en sevdiği aile ferdidir. O da Anton gibi
yerlerde yaşamaktadır henüz. Anton, ufaklığı korur, göz kulak olur. Örneğin; fazla
yağlı beslenmemesine dikkat eder. O nedenle bisküvilerinin yarısı onun
hakkıdır. Eğer ufaklık unutursa elinden bisküvileri kapıverir.
Evde bazı kurallar vardır, ama Anton bu kurallara uymakta
kimi zaman zorlanır. Örneğin; yatak odasına girmesi yasak olduğu halde yine de,
özellikle geceleri, bu yasağı dinlemez. Bunun oldukça geçerli bir nedeni
vardır: Söğüt dallarından örülmüş köpek sepetinde uyumak yerine yatak
odasındaki postu tercih etmektedir.
Kimi zaman da bir köpek, özellikle çoban köpeği olduğu ve
doğasına uygun davrandığı için sorun çıkar. Ancak Anton, yani Brendon’ın şikâyet
ettiği yoktur, şansı yaver gitmiştir.
Kitap boyunca benzer pek çok olay yaşanır. Bir arada
yaşamanın, birbirini anlayabilmenin ve kabullenebilmenin zaman zaman o kadar da
kolay olmayabileceğini Anton’un yani köpeğin gözünden görürüz. Ancak ne olursa
olsun her defasında şikâyet etmediğini, şansının yaver gittiğini söyler, Anton.
Bunun ne anlama geldiğini de kitabın sonunda ufaklığın babasından öğreniriz.
Alman yazar Jutta
Richter’in yazdığı, Hildegard Müller’in
resimlediği, Tuvana Gülcan’ın Almacadan çevirdiği kitap Hayykitap’tan yayımlandı.
On bölümden oluşan “Bir Köpeğin
Samimi İtirafları”, neşeyi ve hüznü bir arada barındırmasının, okuru kimi zaman
güldürmesi kimi zaman da düşündürmesinin (özellikle bir hayvanla birlikte
yaşamanın aslında ne olduğuna dair) yanı sıra kitabın şiiri andıran bir tarzla yazılmış
olması da metne akışkan bir ritim kazandırmış.
Keyifli bir hafta sonu geçirmek
için “Bir Köpeğin Samimi İtirafları” harika bir fırsat! Üstelik hem büyükler hem küçükler için...
Kitabı 8 yaş ve üstü tüm okurlar için önerebiliriz.
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder