29 Ocak 2014 Çarşamba

Hikâye Ormanı

Annesi ağlıyordu. “Yeter artık!” diyordu Agata.
Annesi kollarını masada bitiştirmiş ağlıyordu. Agata onu okşayarak, “Ağlama artık!” diyordu.
Annesi masada bitiştirdiği kollarına başını dayamış ağlıyordu.“Bak, gitti işte!”
Annesi masada bitiştirdiği kollarına başını dayamış ağlarken yüzünü kaldırdı, ağlamaktan yüzü gözü şişmişti.
“Bak, daha ağlayacak olursan ben de giderim!” dedi Agata. Ancak annesi ağlamaya devam etti. Bunun üzerine Agata, Tilki’nin yanına gitti.
“Kara Adam döndü mü?” diye sordu Tilki.
“Döndü…” diye karşılık verdi Agata.

Kimi zaman çocukların dünyasında olamayacağını ya da olmaması gerektiğini düşündüğümüz şeyler bir anda çocuk kitaplarında karşımıza çıkar. Hemen itiraz ederiz… Çocuk kitaplarında olmaz, yazılmaz böyle şeyler deriz… Çocuklarımıza nasıl açıklarız, diye düşünürüz… Aslında, galiba, karşı çıktığımız, kitaplarda yer almamalı dediğimiz bu çok hassas konular çocukların hayatında hiç olmamasını umduğumuz şeylerdir. Ancak ne yazık ki var. Savaş var, ölüm var, kayıplar var, aile içi şiddet var… Elbette, tüm çocuklar doğar doğmaz ya da kitapla bir ilişki kurmaya başlar başlamaz yukarıda saydığımız ve daha pek çok şey ekleyebileceğimiz konularla haşır neşir olmalı demiyorum. Ancak edebiyatın bir iletişim aracı olarak gücünü ve ebeveynin çocuğunu tanıması açısından kitapların önemini göz önünde bulundurursak yakın çevresinde cereyan eden ya da bizzat yaşadığı aynı ya da benzeri travmaları anlamlandırabilmesi, dillendirebilmesi açısından bu tür deneyimleri ele alan kitapların yararlı olabileceklerine inanıyorum.

Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan İtalyan yazar Angela Nanetti’nin yazdığı, Brunella Baldi’nin resimlediği ve Filiz Özdem’in çevirdiği Hikâye Ormanı’nda da oldukça hassas bir konu ele alınıyor: Aile içi şiddet. Angela Nanetti, zor konuları son derece ustalıkla ele alan, olayların “dehşet”ini olağanüstü bir naiflikle sarmalayarak ortaya koyan bir yazar. 6-10 arası yaş grubu için önerilen bu kitapta da aile içi şiddeti, yazar, aynı hassasiyetle işliyor.  

Kitaba gelecek olursak… Agata, bitpazarında, bir sürü kürkün bulunduğu tezgâhın üzerinde gördüğü mavi gözlü tilkiyi görür görmez gözlerini ondan ayırmayan tilkinin kendisiyle gelmek istediğini anlar. Annesini tilkiyi almaya ikna eder. Önceleri dolabın içinde, annesinin mantosunun üzerine yerleştirilmiş bir halde duran tilki sonunda, annesinin de izniyle, Agata’nın odasında yaşamaya başlar. Böylece Agata ve Tilki arkadaş olur. Tilki, Agata’ya kendi hikâyesini anlatır. Bir zamanlar uzaklardaki bir ormanda yaşamaktadır, Tilki. Yaşamak için şahane bir yerdir; bir de avcılar olmasa… Tavşanlar, ceylanlar, kuğular ve daha pek çok arkadaşı canından olmuştur; ama hiçbir avcı kurnaz Tilki’yi ele geçirememiştir. Ta ki üç günden bu yana aç olduğu bir gün, ateşin başında bir şeyler pişiren “Kara Adam”ı görüp yanına yaklaşana kadar. Tilki, kurulmuş olan kapana yakalanır. Önce, onu yakalayan adamın karısının mantosuna kürk, ardından kızının odasında yere serilen post olur. En nihayetinde de bitpazarındaki tezgâha düşer.

Agata, Tilki’ye ormandaki adamın annesini ağlatan Kara Adam olup olmadığını sorar. Tilki, Kara Adamların çok olduğunu, tilkilerin olduğu kadar çocukların, hatta balıkların, köpeklerin, kuşların da Kara Adamları olduğunu söyler.  

Agata ve Tilki, hikâyelerden daha fazlasını paylaşırlar. Hatta bir gün Kara Adam, Agata’nın annesini ağlatmakla kalmaz, yere çarptığı Tilki’nin kuyruğunu da koparır. Bunun üzerine Agata epeydir ormanına dönmek isteyen Tilki’yle beraber yola koyulmaya karar verir. Yolda Isidoro adında bir kediye ve Valentina adında tek kolu kopuk bir bebeğe rastlarlar. Onları da Hikâye Ormanı’na götürmek üzere yanlarına alırlar. Ancak çok yorulan Agata bahçedeki bir banka oturmayı ve Tilki’den bir hikâye anlatmasını ister. Hikâye bütün gece sürer. Ertesi sabah odasında uyanan Agata çevresine bakınıp yerde duran Tilki’yi, bebek Valentina’yı ve kedi Isidoro’yu görür. Her şey bir rüya mıdır? Rüya idiyse bile Agata’nın babasına söylediğine göre, “Kara Adamlar gerçekten var.”


Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder