Bekçi Amos McGee sabahları erken kalkar, ütülü üniformasını
giyer, kahvaltısını eder ve işe gitmek üzere yola koyulur. Her gün aynı saatte,
aynı otobüse biner ve Hayvanat Bahçesi’ne varır.
Hep çok işi vardır Amos’un, ama
dostlarına her zaman vakit ayırır. Fille satranç oynar, her zaman kazanan kaplumbağayla
yarışır, utangaç penguenle sessizce oturur, hep burnu akan gergedana mendilini
ödünç verir, karanlıktan korkan baykuşa masal okur.
Bir gün Amos soğuk algınlığına yakalanır. Aksıran, tıksıran
Amos o gün işe gidemez. Hayvanat Bahçesi’nde ise dostları onu beklemektedir.
Fil piyonlarını
yerleştirmiş, kalelerini parlatmıştı bile.
Kaplumbağa bacaklarını
esnetmiş, ısınma hareketlerini tamamlamıştı.
Penguen tek başına,
sabırla oturmuş bekliyordu.
Gergedan, alerjisini
daha kötüye gitmesinden endişeleniyordu.
Baykuş, dağ gibi bir
masal kitabı yığınının tepesine tünemiş
Amos nerede kalmıştır?
Meraklanmaya başlayan hayvanlar,
günün ilerleyen saatlerinde ne yapar dersiniz? Hayvanat Bahçesi’nden çıkarak
otobüs durağına giderler, otobüse binerler ve dostları Amos’un evine varırlar. Bu
kez dostlarıyla ilgilenme, ona bakma ve onu neşelendirme sırası onlardadır.
Philip C. Stead’in yazdığı, eşi Erin
E. Stead’in resimlediği, Esin Uslu’nun dilimize kazandırdığı Bekçi Amos’un Hastalandığı Gün, Yapı Kredi Yayınları’ndan yayımlanıyor.
Okul öncesi çocuklar için önerilen kitapta metin ve
illüstrasyonların birbiriyle uyumu kusursuz. Dostluk, şefkat ve sevecenlik temalarını
işleyen bu sıcacık öykü bir klasik olmaya aday gerçekten de.
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder