Çocuğum ben.
Gözleri, elleri, sesi,
yüreği
ve
hakları olan bir
çocuğum.
Anlatıcımız bir çocuk ve bizlere hangi haklara sahip
olduğunu aktarıyor: Bir isme, bir aileye, bir ülkeye, yiyecek ve içeceğe, bir
çatı altında yaşamaya, ilaca ve tedavi edilmeye, vücudu başka çocuklar kadar
sağlıklı değilse kendisine yardım edilmesine, para ödemeden okula gitmeye hakkı
olduğunu söylüyor. Kız da olsa, erkek de olsa…ya da:
Siyah ya da beyaz,
iriyarı ya da ufak tefek, zengin ya da yoksul, burada ya da başka bir yerde
doğmuş olsam da aynı şekilde saygı görmeye hakkım var.
Ve devam ediyor anlatıcımız; bizlere okula gitmeye,
çalışmayı reddetmeye, büyüklerinin onu korumasına, felaketlerden ve şiddetten
uzak olmaya hakkı olduğunu hatırlatıyor:
Şiddetin hiçbir
biçimine maruz kalmama, çocukluğumu kimse ama hiç kimse istismar etmeden yaşama
hakkına sahibim.
Temiz havayı solumaya, oyun oynamaya, yaratıcı olmaya, hayal
etmeye, hoplayıp zıplamaya, arkadaşlarının olmasına, kendisini ifade etmeye
(annesi ya da babası beğenmese de) hakkı olduğunu ekliyor ve diyor ki:
Kurşun yağmurlarını ve
savaşları hiç bilmemeye hakkım var.
“Şimşek füzeler”den de
“gök gürültüsü bombalar”dan da korkarım.
Bir insan, bir canlı ve bir çocuk olması bir yana neden mi
bu haklara sahip olması gerektiğini düşünüyor anlatıcımız… Çünkü aralarında
Türkiye’nin de bulunduğu 193 ülke Uluslararası Çocuk Hakları Anlaşması’nı
imzalamıştır ve anlatıcımızın da bir çocuk olduğuna göre bu hakların hepsine
sahip olmaya hakkı vardır.
Alain Serres’in
yazdığı, Aurélia Fronty’nin
resimlediği Çocuk Olmaya Hakkım Var
adlı okul öncesi kitap (4-7 yaş grubu için öneriliyor) Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Kitapta yer alan kavramların bu yaş grubu için soyut kaldığı
düşünülebilir. Kişisel olarak, çocuklarıyla birlikte kitap okuyan
anne-babaların onlara bu tür kavramları açıklayabileceğine ve böylelikle
çocuklarına bir farkındalık kazandırabileceklerine inanıyorum.
Kimi zaman da çocuklar, anne-babaların açıklamasına gerek
kalmadan bazı şeylere tanık oluyor, deneyimliyorlar. Geçenlerde, sonradan 3,5
yaşında olduğunu öğrendiğim Emir’in durumunda olduğu gibi... Emir’i bir
kitabevinin çocuklara ayrılan bölümünde gördüm. Annesiyle oturmuş “Çocuk Olmaya
Hakkım Var” adlı kitabı birlikte okuyorlardı. Daha doğrusu annesi okuyor, Emir
de resimleri inceliyordu. Annesi sabırla oğlunun her sorusuna yanıt veriyordu. Konuşmalarına
kulak misafiri oldum; çünkü aralarında geçen konuşma en az bu kitap kadar değerliydi.
Emir, tekerlekli sandalye olan sayfaya gelince, sınıfındaki bir çocuğun, “bacakları
çalışmadığı için tekerlekli sandalyeyle yürüdüğünü” söyledi. Neyse ki onun
annesi, babası, abisi, arkadaşları vardı ve ona yardım ediyorlardı. Bu
bilgiyi verdikten sonra dönüp annesine “Bu onun hakkı, değil mi anne?” diye
sordu Emir. Bir kez daha çocukların duyarlılıklarıyla, algılama yetileriyle,
dünyayı kavrayışlarındaki yalınlık ve netlikle insanı nasıl da şaşkına
çevirebileceklerine tanık oldum. Çocuklarımızı korumalıyız, kuşkusuz, ama kulak
verdiğimiz takdirde onlardan öğreneceklerimizin değeri de gerçekten büyük.
Çocuk Olmaya Hakkım
Var, her çocuğun kütüphanesinde olması gereken bir kitap.
“Çocuk hakları.
Hemen. Şimdi.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder