28 Nisan 2014 Pazartesi

Vahşi Şeyler Ülkesinde


Bir akşam, Max, kurt giysisini giyip köpeği bir çatalla kovalamak gibi türlü türlü yaramazlıklar yapınca annesi onu “Vahşi şey!” diyerek azarlar. Bunun üzerine çok öfkelenen Max annesini “hapır hupur yiyeceğini” söyleyerek karşılık verince hiçbir şey yemeden odasına gönderilir.

Max odasındayken önce duvarlarda ağaçlar büyümeye başlar; ardından odası içindeki her şeyle birlikte kaybolarak bir orman haline gelir. Max kocaman bir ormanın ortasındadır artık. Daha sonra teknesiyle “engin sulara yelken açar”. Hiç durmadan, bir yıl boyunca yol alır ve Vahşi Şeyler Ülkesi’ne varır. Burada yaşayan vahşi şeyler Max’ın geldiğini görünce kükrerler, sipsivri dişlerini gıcırdatırlar, korkunç pençelerini gösterirler. Ancak Max onları bir kelimeyle bir sihirbaz gibi uyutur. O anda vahşi şeyler en vahşi şeyin Max olduğunu anlarlar ve onu tüm vahşi şeylerin hükümdarı ilan ederler. Ve böylece şamataların en vahşisi başlar. Sonunda Max vahşi şeylerden durmalarını ister ve onları yemek yemeden yataklarına gönderir. Bir süre sonra kendini yalnız hisseden Max “birinin onu canından çok sevdiği bir yerde olmak” ister. “Dünyanın en güzel yemeklerinin dünyanın öbür ucundan gelen mis gibi kokularını” duyar ve Vahşi Şeyler Ülkesi’nin hükümdarı olmaktan vazgeçer. Vahşi şeyler onun gitmesini istemezler, onu o kadar seviyorlardır ki Max’ı hapır hupur yiyeceklerini söylerler. Ama Max teknesine atlar, onlara veda eder ve gider. Bir yıldan uzun bir zaman denizde yol alır ve bir gece kendisini odasında bulur. Hâlâ sıcacık olan yemeği onu beklemektedir.

Hem kendisinin yaşadığı hem de annesinin gösterdiği öfke arasında kalan Max odasına gittiğinde yaramazlıklarına devam etmemiştir. Onun yerine hayal gücüyle “en vahşi şey” olarak Vahşi Şeyler Ülkesi’ni yaratmıştır. Dilediğini özgürce yaşadıktan sonra o da annesi gibi vahşi şeyleri hiçbir şey yemeden yataklarına gönderir. Ancak annesini özlemiştir. Öfkesinin sonuçlarını görmüş ve sevgisi, öfkesine ağır gelmiştir.

Pek çok çocuk anne-babasına öfkelenerek kafasında çeşitli fanteziler üretmişlerdir. O nedenle Amerikalı yazar ve illüstratör Maurice Sendak’ın yazıp resimlediği “Vahşi Şeyler Ülkesinde” adlı resimli öykü kitabı için aslında Max’ın ve başka pek çok çocuğun yaşadığı benzeri öfkenin bir anatomisi dersek pek de yanılmış olmayız. Ayrıca Sendak, Max’ın öfkesini ve hayal gücünün genişliğini, bazen ürkütücü olabilen ama diğer yandan çocuksu bir gülünçlük de barındıran resimleriyle aktarmakta son derece başarılı.

Söylenen o ki, başlangıçta, bu pek çok ödülün sahibi olan kitap, kütüphanelerde yasaklanmış ve olumsuz eleştiriler almış. Ancak kütüphaneciler ve öğretmenler çocukların ilgisini çektiğini fark etmişler. 1963 yılında basılan ve artık bir klasik haline gelen Vahşi Şeyler Ülkesinde, değerli çevirmen Celâl Üster’in çevirisiyle Çan Çocuk Yayınları’ndan çıktı.

Kitabı 3-6 yaş grubu çocuklar rahatlıkla okuyabilirler.

Tülin Sadıkoğlu
 

2 yorum: