Bir akşam, Max, kurt giysisini giyip köpeği bir çatalla
kovalamak gibi türlü türlü yaramazlıklar yapınca annesi onu “Vahşi şey!”
diyerek azarlar. Bunun üzerine çok öfkelenen Max annesini “hapır hupur
yiyeceğini” söyleyerek karşılık verince hiçbir şey yemeden odasına gönderilir.
Max odasındayken önce duvarlarda ağaçlar büyümeye başlar; ardından
odası içindeki her şeyle birlikte kaybolarak bir orman haline gelir. Max kocaman
bir ormanın ortasındadır artık. Daha sonra teknesiyle “engin sulara yelken açar”.
Hiç durmadan, bir yıl boyunca yol alır ve Vahşi Şeyler Ülkesi’ne varır. Burada
yaşayan vahşi şeyler Max’ın geldiğini görünce kükrerler, sipsivri dişlerini
gıcırdatırlar, korkunç pençelerini gösterirler. Ancak Max onları bir kelimeyle
bir sihirbaz gibi uyutur. O anda vahşi şeyler en vahşi şeyin Max olduğunu
anlarlar ve onu tüm vahşi şeylerin hükümdarı ilan ederler. Ve böylece şamataların
en vahşisi başlar. Sonunda Max vahşi şeylerden durmalarını ister ve onları
yemek yemeden yataklarına gönderir. Bir süre sonra kendini yalnız hisseden Max “birinin
onu canından çok sevdiği bir yerde olmak” ister. “Dünyanın en güzel
yemeklerinin dünyanın öbür ucundan gelen mis gibi kokularını” duyar ve Vahşi
Şeyler Ülkesi’nin hükümdarı olmaktan vazgeçer. Vahşi şeyler onun gitmesini
istemezler, onu o kadar seviyorlardır ki Max’ı hapır hupur yiyeceklerini
söylerler. Ama Max teknesine atlar, onlara veda eder ve gider. Bir yıldan uzun
bir zaman denizde yol alır ve bir gece kendisini odasında bulur. Hâlâ sıcacık
olan yemeği onu beklemektedir.
Hem kendisinin yaşadığı hem de annesinin gösterdiği öfke arasında kalan Max odasına gittiğinde yaramazlıklarına devam etmemiştir. Onun yerine hayal gücüyle “en vahşi şey” olarak Vahşi Şeyler Ülkesi’ni yaratmıştır. Dilediğini özgürce yaşadıktan sonra o da annesi gibi vahşi şeyleri hiçbir şey yemeden yataklarına gönderir. Ancak annesini özlemiştir. Öfkesinin sonuçlarını görmüş ve sevgisi, öfkesine ağır gelmiştir.
Pek çok çocuk anne-babasına öfkelenerek kafasında çeşitli
fanteziler üretmişlerdir. O nedenle Amerikalı yazar ve illüstratör Maurice Sendak’ın yazıp resimlediği “Vahşi
Şeyler Ülkesinde” adlı resimli öykü kitabı için aslında Max’ın ve başka pek çok
çocuğun yaşadığı benzeri öfkenin bir anatomisi dersek pek de yanılmış olmayız. Ayrıca
Sendak, Max’ın öfkesini ve hayal gücünün genişliğini, bazen ürkütücü olabilen
ama diğer yandan çocuksu bir gülünçlük de barındıran resimleriyle aktarmakta
son derece başarılı.
Söylenen o ki, başlangıçta, bu pek çok ödülün sahibi olan kitap,
kütüphanelerde yasaklanmış ve olumsuz eleştiriler almış. Ancak kütüphaneciler
ve öğretmenler çocukların ilgisini çektiğini fark etmişler. 1963 yılında basılan
ve artık bir klasik haline gelen Vahşi
Şeyler Ülkesinde, değerli çevirmen Celâl
Üster’in çevirisiyle Çan Çocuk
Yayınları’ndan çıktı.
Kitabı 3-6 yaş grubu çocuklar rahatlıkla okuyabilirler.
Tülin Sadıkoğlu
bu habere sevindim, uzun zamandır edinmek istiyordum
YanıtlaSilsüper süper..teşekkürler..
YanıtlaSil