Patrick Ness son yıllarda kitaplarını ilgiyle
okuduğum, yaptığı işleri takip etmeye çalıştığım bir yazar. Gençlik kitapları
ilgiyle okunuyor. Bununla birlikte sahanın önemli ödüllerinden sayılan Carnegie
Madalyası'na da iki kez layık görüldü.
Canavarın Çağrısı ise hem yazarı hem çizeri ile
bu ödülü alan nadir bir kitap. (2012 CILIP Carnegie ve CILIP Kate Greenaway
Madalyaları)
Kitabın konusu kadar kitabın yazılma süreci de
bir o kadar ilginç. Patrick Ness, yazarın notu bölümünde merhum yazar Siobhan
Dowd'dan bahsedip onun fikrinden yola çıkıp bu kitabı yazdığını söylüyor ve
şöyle ekliyor: "Fakat iyi fikirlerin bir özelliği vardır: Yeni fikirlerin
doğmasına önayak olmaları."
Canavarın Çağrısı’nın kahramanı Conor, son
zamanlarda aynı kâbusu görmeye başlar. Annesinin sağlık durumu ve okulda ona
musallat olan kabadayılar yüzünden hayatı gerçekten kâbusa dönen Conor
uykusunda da rahat edemez. Tüm bunlar yetmezmiş gibi pencerelerinden görünen bir
porsuk ağacı ayaklanır ve gece yarısını tam 7 geçe Conor’u ziyaret etmeye
başlar. Bu ziyaretler Conor’un gerçeklik algısını zorlar. Hakikat ile rüya
arasında yaşadığı şeylerden arta kalanlar işi içinden çıkılmaz bir hale
getirir.
Porsuk ağacı, Conor’u gerçeklerle yüzleştirmek
için ona üç hikâye anlatacağını ve sonunda Conor’un da bir hikâye anlatması
gerektiğini söyler. Conor şöyle düşünür: "Bazı hikâyeler gerçekten de
mutlu sonla bitmiyorlardı değil mi? Canavarın ona öğrettiği bir şey varsa o da
buydu. Hikâyeler vahşi hayvanlar gibiydi ve hiç tahmin etmediğiniz yönlere
gidebiliyorlardı bazen."
Patrick Ness kahramanlarının ağzından tahmin
edilemeyecek hikâyeler anlatıyor bu kitabında. Ness kadar kitabı resimleyen Jim
Kay de tüm övgüleri hak ediyor.
Arif Cem Ünver’in Türkçeleştirdiği Canavarın
Çağrısı Tudem tarafından yayımlandı.
Ebru Akkaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder