3 Eylül 2014 Çarşamba

Barış Odaları

Aralarında benim de bulunduğum pek çok hayran ve okur, Küçük Cadı Şeroks’un yeni maceralarını heyecanla bekliyordu!

Neyse ki kısa bir süre önce Aslı Der’in yazdığı, Huban Korman’ın resimleriyle katkıda bulunduğu Küçük Cadı Şeroks dizisinin üçüncü kitabı Barış Odaları, Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlandı J

Küçük cadımız Şeroks’u yine önemli ve zor bir görev bekliyor. Bu kez ortadan kaybolan Prens Hortim’i bulmak zorunda…

Gecenin bir vakti, kapısında nöbetçiler olmasına rağmen Prens Hortim ortadan kaybolur. Koskoca sarayda kimse Prens’i bulmayı başaramaz. En sonunda, uzun bir süredir kullanılmayan Barış Odaları’nın ışığının yandığını fark eden muhafızlar, odalardan birinde, Prens Hortim’in takmaktan çok hoşlandığı yüzüğünü ve yine prensin pelerinine ait bir parça kumaşı sandalyeye sıkışmış halde bulurlar. Prens’in ortadan kaybolduğu haberini alan Prenses Foreri çok endişelenmesine rağmen yönetimi ele alır ve hemen Şeroks’un çağrılmasını emreder.

Kimse Prens Hortim’in Barış Odaları’nda ne işi olduğunu anlayamaz, çünkü uzun zamandır bu odalar kullanılmamaktadır. Barış Odaları yıllar önce, Prens Hortim tahta henüz çıktığında, halkın bir araya gelerek aralarındaki anlaşmazlıkları çözebilmeleri için kurulmuştur. Daha önceleri insanlar Kuyu’nun başına gidip sorunlarına çözüm aramaktaydılar. Ancak Barış Odaları kuyunun sağladığından daha fazla yarar sağlayınca insanlar burayı tercih eder olmuşlardır. Poturas dışında elbette… O da uzun süre önce Kuyu’yu lanetleyerek ülkeyi terk etmiştir. Gel zaman git zaman Prens Hortim, iyi niyetle, Barış Odaları’nın işlevini üstlenir. Bir süre sonra ülkedeki herkes başı sıkıştığında Prens’e gider olur. Artık kimsenin aklına kendi başına düşünmek, karşılıklı konuşup sorunlarını çözmek gelmez. Prens ne derse halk olduğu gibi kabul eder. Prens Hortim’in ortadan kayboluşunun ardındaki sır perdesi yavaş yavaş aralanmaya ve Poturas’ın hain planları işlemeye başladığında halkın bu alışkanlığının ne denli yanlış sonuçlara yol açacağı görülecektir. Bu arada Prens Hortim’e ne olmuştur? Yoksa kaçırılmış mıdır? Ülkeyi saran sis nereden çıkmıştır? Poturas, Prens Hortim’in yokluğundan faydalanarak hep istediği şeyi, yani ülkeyi ele geçirmeyi başarabilecek midir?      
 
Küçük Cadı Şeroks ise bir kez daha, Masallar Ülkesi’ni zor bir durumdan kurtarma görevini üstlenecek.  

Bu arada, Prens Hortim ve Prenses Foreri artık Kral ve Kraliçe olarak çağrılmaya başlanmıştır. Ne de olsa bu unvanları çoktandır hak etmişlerdi…

Aslı Der, her zaman olduğu gibi, okurlarına heyecanlı bir macera sunarken onları düşünmeye sevk ediyor. Kral Hortim’in iyi niyetle başladığı arabuluculuk işinde kendini bir anda herkesin aklı olarak bulması ve tek başına adalet dağıtması sonucu halk kendi kendine düşünmeyi unutmuş; böylece kötü niyetli Poturas’ın her söylediğine inanacak noktaya gelmiştir. Bu, bir ülkenin ve halkının başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri; ama insanlar bunu bile fark edemeyecek noktadır. Aslı Der, okurlar olarak bizlere sorunlarımızı, anlaşmazlıklarımızı çözmek için öncelikle başkasına değil kendimize dönmenin, karşılıklı konuşmanın ve böylece Kral Hortim’in altını çizdiği gibi “adil ve vicdanlı insanlar” olmamızın önemini gösteriyor.

Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder