Neyse ki kısa bir süre önce Aslı Der’in
yazdığı, Huban Korman’ın
resimleriyle katkıda bulunduğu Küçük Cadı
Şeroks dizisinin üçüncü kitabı Barış
Odaları, Günışığı Kitaplığı
tarafından yayımlandı J
Küçük cadımız Şeroks’u yine önemli ve zor bir görev
bekliyor. Bu kez ortadan kaybolan Prens Hortim’i bulmak zorunda…
Gecenin bir vakti, kapısında nöbetçiler olmasına rağmen Prens
Hortim ortadan kaybolur. Koskoca sarayda kimse Prens’i bulmayı başaramaz. En
sonunda, uzun bir süredir kullanılmayan Barış Odaları’nın ışığının yandığını
fark eden muhafızlar, odalardan birinde, Prens Hortim’in takmaktan çok
hoşlandığı yüzüğünü ve yine prensin pelerinine ait bir parça kumaşı sandalyeye
sıkışmış halde bulurlar. Prens’in ortadan kaybolduğu haberini alan Prenses
Foreri çok endişelenmesine rağmen yönetimi ele alır ve hemen Şeroks’un
çağrılmasını emreder.
Kimse Prens Hortim’in Barış Odaları’nda ne işi olduğunu
anlayamaz, çünkü uzun zamandır bu odalar kullanılmamaktadır. Barış Odaları yıllar
önce, Prens Hortim tahta henüz çıktığında, halkın bir araya gelerek
aralarındaki anlaşmazlıkları çözebilmeleri için kurulmuştur. Daha önceleri
insanlar Kuyu’nun başına gidip sorunlarına çözüm aramaktaydılar. Ancak Barış
Odaları kuyunun sağladığından daha fazla yarar sağlayınca insanlar burayı
tercih eder olmuşlardır. Poturas dışında elbette… O da uzun süre önce Kuyu’yu
lanetleyerek ülkeyi terk etmiştir. Gel zaman git zaman Prens Hortim, iyi
niyetle, Barış Odaları’nın işlevini üstlenir. Bir süre sonra ülkedeki herkes
başı sıkıştığında Prens’e gider olur. Artık kimsenin aklına kendi başına
düşünmek, karşılıklı konuşup sorunlarını çözmek gelmez. Prens ne derse halk
olduğu gibi kabul eder. Prens Hortim’in ortadan kayboluşunun ardındaki sır
perdesi yavaş yavaş aralanmaya ve Poturas’ın hain planları işlemeye
başladığında halkın bu alışkanlığının ne denli yanlış sonuçlara yol açacağı
görülecektir. Bu arada Prens Hortim’e ne olmuştur? Yoksa kaçırılmış mıdır? Ülkeyi
saran sis nereden çıkmıştır? Poturas, Prens Hortim’in yokluğundan faydalanarak hep
istediği şeyi, yani ülkeyi ele geçirmeyi başarabilecek midir?
Küçük Cadı Şeroks ise bir kez daha, Masallar Ülkesi’ni zor bir durumdan kurtarma görevini üstlenecek.
Bu arada, Prens Hortim ve Prenses Foreri artık Kral ve
Kraliçe olarak çağrılmaya başlanmıştır. Ne de olsa bu unvanları çoktandır hak
etmişlerdi…
Aslı Der, her zaman olduğu gibi, okurlarına heyecanlı bir
macera sunarken onları düşünmeye sevk ediyor. Kral Hortim’in iyi niyetle
başladığı arabuluculuk işinde kendini bir anda herkesin aklı olarak bulması ve
tek başına adalet dağıtması sonucu halk kendi kendine düşünmeyi unutmuş;
böylece kötü niyetli Poturas’ın her söylediğine inanacak noktaya gelmiştir. Bu,
bir ülkenin ve halkının başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri; ama
insanlar bunu bile fark edemeyecek noktadır. Aslı Der, okurlar olarak bizlere sorunlarımızı,
anlaşmazlıklarımızı çözmek için öncelikle başkasına değil kendimize dönmenin, karşılıklı
konuşmanın ve böylece Kral Hortim’in altını çizdiği gibi “adil ve vicdanlı
insanlar” olmamızın önemini gösteriyor.
Tülin Sadıkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder