Bazen
kendileri için olsa da okuyacağı kitaplar büyükler tarafından seçilen, tercihi
olmayan bir kitabı okumakla yükümlü kılınan çocukların okur haklarından
haberdar mısınız?
Okumak fiilinin emir kipine tahammülü olmadığını
söyleyen Fransız yazar Daniel Pennac, ‘Roman Gibi’ kitabında, bunların
çocuklara pedagojik işkence malzemesi olarak kullanılmaması kaydıyla,
çocukların okurluk haklarına değiniyor.
İşte on maddelik çocuk okur hakları
1. Okumama hakkı
2. Sayfa atlama hakkı
3. Bir kitabı bitirmeme hakkı
4. Tekrar okuma hakkı
5. Canının istediğini okuma hakkı
6. “Bovarizm” hakkı
7. Canının istediği yerde okuma hakkı
8. Çöplenme hakkı
9. Yüksek sesle okuma hakkı
10. Susma hakkı
Bunlar aslında sadece çocukların değil tüm okurların
hakkı. Bu yüzden her hak için geçerli olan o hakkı kullanmama seçeneği elbette
okumak için de geçerli. Okuyan kişinin kendini geliştirdiği gözle görülür bir
gerçek olsa da okumanın reddedilebilecek bir eylem olduğunu da kabul etmeliyiz.
Okumak, bir görev duygusu ile yapıldığında işkenceden
farksız bir hal alabilir. Okuyucu kitapla ilişkisini kendi belirleyip, metnin
sayfalarını atlayabilir. Zira çocukların eline İlyada’nın çocuklar için
uyarlanmış kopyasını yani kendisi için başkaları tarafından budanmış bir kitabı
tutuşturmak yerine kitabın orijinalini verip, kendi destanını yaratmasına izin
vermek daha anlamlı olabilir. Çocuklar başladıkları her kitabı bitirmek zorunda
değiller. Bazı kitapları okumayı ertelemek, onların bizi çağıracağı günü
beklemek daha anlamlı olabilir. Hikâye için daha hazır olmayabilirler. Ya da
yeni bir kitap okumak yerine çok zevk alınan bir kitabı ikinci, üçüncü kez
okumak daha keyifli olabilir.
Bu okumalara çizgi romanlar da dâhil. Pennac’nın
listesinde yer alan en güzel okur hakkı ise bovarizm -kendini kitap
kahramanının yerine koymak- olsa gerek. Kendini kitabın kahramanın yerine
koyup, okumanın tadına varan bir çocuğun artık kitaplardan kopması söz konusu
olmayabilir. Yine de çocuk ya da yetişkin fark etmez, insan keyfi için okur ya
da okumaz.
2000 yılında TÜYAP Kitap Fuarı’na katılmak için
İstanbul’a gelen Pennac ile yapılan röportajda (Virgül, Ocak 2000) televizyon
ve internetin okumayı olumsuz yönde etkilediği görüşüne dair yaptığı yorumun da
oldukça dikkat çekici olduğunu belirtelim. Pennac şöyle diyor: “Yeni bir
teknoloji çıktığında hemen ona karşı çıkmak gerektiğine inanmıyorum. Her zaman
verdiğim bir örnek vardır: O ilk tren kırlardan geçtiğinde ineklerin bir daha süt
vermeyeceğini söylemişlerdi, inekler hâlâ süt vermeye devam ediyor. Aynı
şekilde televizyon ortaya çıktığında çocuklar okumayacak dendi. Bu çok aptalca
çünkü içinde hem kütüphane hem de televizyon olan yığınla ev var, bunlar bir
arada bulunuyor. Aynı şekilde internetin de kitabı ortadan kaldıracağı
söyleniyor. Açıkçası ben buna inanmıyorum.”
Çocukları birey olarak görmeyi ve bunu iyi
değerlendirmeyi başaran Daniel Pennac, çocuklar kadar çocuklarına okumayı
sevdirmek isteyen ebeveynlerin de okuması gereken bir yazar.
Ebru Akkaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder