9 Ocak 2015 Cuma

Ben, Malala

Sesimizin değerini ancak susturulduğumuzda anlarız.

Çocuklar, okuldan eve dönmektedirler. Küçük minibüs perdelerle örtülüdür. Dışarısı zar zor görülmektedir. Kız öğrenciler araca arka taraftan binerler. Şoförle onları ayıran bir paravan vardır.

On üç, on dört yaşlarında olan Malala ve Laila yakın arkadaştırlar. Yaşları küçük olsa da ileride ne yapmak istediklerini bilirler: Doktor olacaklardır.

Çocuklar kendi aralarında derslerle ilgili konuşurlarken perde bir anda açılır ve sakallı bir kafa görünür. Malala’yı sormaktadır. Malala, Allah’ın askerlerine, Taliban’a hakaret etmiştir ve o yüzden cezalandırılacaktır. Genç adam, hemen yanıt vermezlerse hepsini öldüreceğini söyler. Kimse bir şey söylemez, ama birkaç kişinin bakışı Malala’ya yönelir. Sakallı genç de bu bakışları takip eder ve Malala’nın kim olduğunu anlar. Ateş eder.

Ambulans Malala’ya hastaneye yetiştirirken insanlar da bunu yapanların hükümet tarafından cezalandırılmaları gerektiğini söylemektedir. Malala ne ambulans ne de helikopterin farkındadır. Onun zihni başka bir yerdedir.

Malala gözlerini açtığında kendisini bir hastane yatağında bulur. Boğazında bir tüp vardır. Urduca konuşan bir doktor ona açıklamalarda bulunur; İngiltere’de bir hastanede olduğunu söyler. Ailesi ise Pakistan’dadır, ama çok yakında geleceklerdir. Saldırının üzerinden on gün geçmiştir. Malala saldırı anını hatırlar. Adam ona ateş etmiş, ama o hayatta kalmıştır.

Yavaş yavaş iyileşmeye başlar, Malala. Bu arada ona yüzlerce mesaj gelmiştir.

Bir süre sonra boğazındaki tüp çıkarılır, enfeksiyon tehlikesi geçer; yeniden konuşmaya ve yemek yemeye başlar. Hemşireye yaslanarak biraz biraz yürüyebilmektedir ve nihayet ailesi de yanına gelir.

Birkaç gün sonra hükümet Malala’nın adını bir okula vereceklerini açıklar, ama öğrenciler bir sonraki hedef olmak istemedikleri için buna itiraz ederler. Malala, öğrencilerin kendisi yüzünden tehlikede olmalarını istemediğini söyleyerek adının okula verilmemesini ister.

Üç ay sonra Malala hastaneden tekerlekli sandalye yerine ayakları üzerinde, yürüyerek çıkar. Kapıya vardığında bir an durur ve kamerayı selamlamak üzere arkasını döner. Dünyadaki tüm insanlar görecek, anlayacaklardı; Taliban onun hayatını almak istemiş, ancak bunu başaramamış; böylece onu daha da güçlü kılmışlardı.

2012'de kız çocuklarının okula gitmesi için kampanya yürütürken Taliban tarafından vurulan ve 2014 yılında Nobel Barış Ödülü’nü alan Malala Yusufzay anılarını gazeteci Christina Lamb ile birlikte kaleme aldı. Epsilon Yayınları tarafından yayımlanan Ben, Malala teröre, şiddete, korkuya boyun eğmeyen cesur bir kızın öyküsü.

Malala, başına gelenleri anlattığı kitabının, küçük yaştaki okurların anlamakta zorluk çekeceğini düşünerek, çocuk versiyonunu da yazdı. Ancak ülkemizde henüz yayımlanmadı. Her ne kadar yetişkinler için düşünülerek yazıldıysa da iyi bir kitap okuru olan 15 yaş üstü genç okurlar da rahatlıkla okuyabilirler.
 
Tülin Sadıkoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder