Sesimizin
değerini ancak susturulduğumuzda anlarız.
Çocuklar, okuldan eve dönmektedirler. Küçük minibüs
perdelerle örtülüdür. Dışarısı zar zor görülmektedir. Kız öğrenciler araca arka
taraftan binerler. Şoförle onları ayıran bir paravan vardır.
On üç, on dört yaşlarında olan Malala ve Laila yakın
arkadaştırlar. Yaşları küçük olsa da ileride ne yapmak istediklerini bilirler:
Doktor olacaklardır.
Çocuklar kendi aralarında derslerle ilgili
konuşurlarken perde bir anda açılır ve sakallı bir kafa görünür. Malala’yı
sormaktadır. Malala, Allah’ın askerlerine, Taliban’a hakaret etmiştir ve o
yüzden cezalandırılacaktır. Genç adam, hemen yanıt vermezlerse hepsini öldüreceğini
söyler. Kimse bir şey söylemez, ama birkaç kişinin bakışı Malala’ya yönelir.
Sakallı genç de bu bakışları takip eder ve Malala’nın kim olduğunu anlar.
Ateş eder.
Ambulans Malala’ya hastaneye yetiştirirken insanlar da
bunu yapanların hükümet tarafından cezalandırılmaları gerektiğini
söylemektedir. Malala ne ambulans ne de helikopterin farkındadır. Onun zihni
başka bir yerdedir.
Malala gözlerini açtığında kendisini bir hastane
yatağında bulur. Boğazında bir tüp vardır. Urduca konuşan bir doktor ona
açıklamalarda bulunur; İngiltere’de bir hastanede olduğunu söyler. Ailesi ise
Pakistan’dadır, ama çok yakında geleceklerdir. Saldırının üzerinden on gün
geçmiştir. Malala saldırı anını hatırlar. Adam ona ateş etmiş, ama o hayatta
kalmıştır.
Yavaş yavaş iyileşmeye başlar, Malala. Bu arada ona
yüzlerce mesaj gelmiştir.
Bir süre sonra boğazındaki tüp çıkarılır, enfeksiyon
tehlikesi geçer; yeniden konuşmaya ve yemek yemeye başlar. Hemşireye yaslanarak
biraz biraz yürüyebilmektedir ve nihayet ailesi de yanına gelir.
Birkaç gün sonra hükümet Malala’nın adını bir okula
vereceklerini açıklar, ama öğrenciler bir sonraki hedef olmak istemedikleri
için buna itiraz ederler. Malala, öğrencilerin kendisi yüzünden tehlikede
olmalarını istemediğini söyleyerek adının okula verilmemesini ister.
Üç ay sonra Malala hastaneden tekerlekli sandalye
yerine ayakları üzerinde, yürüyerek çıkar. Kapıya vardığında bir an durur ve
kamerayı selamlamak üzere arkasını döner. Dünyadaki tüm insanlar görecek,
anlayacaklardı; Taliban onun hayatını almak istemiş, ancak bunu başaramamış; böylece onu daha da güçlü
kılmışlardı.
2012'de kız çocuklarının okula gitmesi için kampanya
yürütürken Taliban tarafından vurulan ve 2014 yılında Nobel Barış Ödülü’nü alan
Malala Yusufzay anılarını gazeteci Christina Lamb ile birlikte kaleme
aldı. Epsilon Yayınları tarafından
yayımlanan Ben, Malala teröre,
şiddete, korkuya boyun eğmeyen cesur bir kızın öyküsü.
Malala, başına gelenleri anlattığı kitabının, küçük
yaştaki okurların anlamakta zorluk çekeceğini düşünerek, çocuk versiyonunu da
yazdı. Ancak ülkemizde henüz yayımlanmadı. Her ne kadar yetişkinler için düşünülerek yazıldıysa da iyi bir kitap okuru olan 15 yaş üstü genç
okurlar da rahatlıkla okuyabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder